Kuzey Kıbrıs'ta seçim günü
18 Ekim 2020Kuzey Kıbrıs'ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, seçimlerin 11 Ekim'de yapılan ilk turunda en yüksek oyu alan iki aday yarışıyor: Yüzde 32,45 oranıyla en yüksek oyu alan Ersin Tatar ve yüzde 29,76 ile ikinci gelen Mustafa Akıncı.
Seçimler Türkiye'de de dikkatle izlenirken, Kuzey Kıbrıs'ta seçimler öncesinde yaşanan gelişmeler "Türkiye'nin seçimlere müdahalede bulunduğu" iddialarının ortaya atılmasına yol açtı.
AKP hükümetini seçime müdahale etmekle suçluyan Cumhurbaşkanı ve bağımsız aday Mustafa Akıncı'nın ilk tur sonuçlarının açıklanması sonrasında yaptığı konuşmada Türkiye'ye verdiği "Siz, 'Sizin cumhurbaşkanınız bu olacak' deme hak ve yetkisine zaten sahip değilsiniz" mesajıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşadığı gerilimi açıkça ortaya koydu.
Başbakan ve Ulusal Birlik Partisinin (UBP) adayı Ersin Tatar ise ilk tur sonuçların Kıbrıs Türk halkının demokratik iradesini gösterdiği söyledi.
Kıbrıs'ta çözüm için federasyonu savunan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın bu konuda AKP hükümeti ile ters düşmesi bir yana, Kuzey Kıbrıs'ta cumhurbaşkanlığı seçiminden üç gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Ersin Tatar ile birlikte 46 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinin açılacağını duyurması, Kuzey Kıbrıs'ta siyasi krize yol açtı.
Bu açıklamanın hemen sonrasında Halkın Partisi (HP) Ulusal Birlik Partisi oluşturdukları koalisyondan çekildiğini duyurdu ve Kuzey Kıbrıs'ta hükümet düştü.
"Müdahalenin çok daha bariz olduğunu gördük"
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Ahmet Sözen, bu seçimlerde Türkiye'nin "müdahalesinin çok bariz olduğunu" gördüklerini söylüyor. DW Türkçe'ye konuşan Sözen, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Türk hükümeti arasında yaşanan gerilimin Kuzey Kıbrıs seçimlerine de yansıdığını belirterek, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs ilişkisinin “kişiselleştirildiğinden” yakınıyor.
Sözen, Türkiye'nin sadece bu seçimde değil Kuzey Kıbrıs tarihindeki tüm seçimlerde kendine yakın gördüğü partileri, isimleri daha sempatiyle karşıladığının bilindiğini hatırlatıyor. Sözen, “Ancak bu dönemde müdahalenin çok daha bariz olduğunu gördük. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Çavuşoğlu konuşmalarında açıktan isim vermediler ama Ersin Tatar'ı desteklediklerinin üzerinde durdular. Ama siz bir taraftan Kuzey Kıbrıs'ın bağımsızlığından, halkın özgür iradesinden bahsedeceksiniz, bir yandan da o iradeyi zedeleyecek hareketlerde bulunacaksınız. Bu; doğru ve tutarlı bir yaklaşım olmadı” değerlendirmesinde bulunuyor.
Sözen'e göre Kuzey Kıbrıs tam da seçime gittiği dönemde Maraş'ın açıldığının ilan edilmesinin ve bunun 'açılım' diye sunulmasının "seçime müdahale olmaktan başka anlamı yok." Sözen, "Kıbrıs'ta bir deyiş vardır. Şeker suya mı düştü. Yani aceleniz neydi. Seçimden sonra yapardınız bunu. Ama tabii ki bu müdahale ters de tepebilir" diyor.
Türkiye'yi sevmek ya da sevmemek!
Prof. Sözen, Başbakan Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanlığı için kampanya yürütürken Akıncı'nın Türkiye'yle ilişkileri iyi yürütemediği argümanıyla hareket ettiğini, hatta kampanyasını bu argümana oturttuğunu söylüyor.
Kıbrıslı Türklerin genel anlamda Türkiye'ye karşı sevgisinin ve yakınlığının zaten bilindiğini, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesini istediğini belirten Sözen, “Ama şu da bilinmelidir ki; toplumun büyük bir kesimi Türkiye hükümetlerinin farklı zamanlarda Kuzey Kıbrıs'ta iç politikaya yaptığı müdahalelerden memnun değil ve eleştiriyor. Ancak bu gerçek, bazı çevrelerce Kuzey Kıbrıslı Türkler'in Türkiye'yi sevmediği gibi lanse ediliyor ve bu seçim döneminde bu durum çok suistimal edildi. Ersin Tatar taraftarları, Akıncı ve destekçilerini Türkiye düşmanı ilan ettiler adeta. Türkiye'deki ana akım medya da yaptı bunu. Oysa bu, gerçek değil” diyor.
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs ilişkilerinin kişiselleştirilemeyeceğini söyleyen Sözen, "Bugün Kıbrıs'ta çözüm için federasyona karşı çıkan Ersin Tatar, yarın Türkiye federasyon dediğinde karşı mı duracaktır. Duramayacaktır. Çünkü Kıbrıs sorunu Ankara ile KKTC'nin ortak vizyonu ile çözülmek durumundadır. Türkiye-KKTC ilişkisi kişisel ilişkilere indirgenecek kadar basit bir konu değildir" çıkışında bulunuyor.
"Biat edenler, etmeyenler"
Araştırmacı Mete Hatay da DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede "Kuzey Kıbrıs'ta seçimlere Türk hükümetinin müdahalesini bu kez bariz bir şekilde gördük, görüyoruz. Ve bu müdahale tamamen –bize biat edeceksiniz- tavrı üzerine kurulu" diyor.
Hatay, Başbakan Ersin Tatar'ın sürekli Türkiye'ye çağrıldığını, seçim yasaklarına bakılmaksızın Kuzey Kıbrıs'ta siyasi etkinlikler, törenler yapıldığını anlatıyor. Hatay, "Hepimiz gördük, hissettik. Türk hükümeti, Tatar için –bizim adamımız- görüntüsü yarattı. Burada halk, Türkiye-KKTC ilişkilerinde ne oluyor diye kaygılandı. KKTC'de cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye'yi sevenler, sevmeyenler ya da biat edenler, etmeyenler diye kutuplaştırma, kamplaştırma havası halen hakim" diyor.
Hatay, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs sorununa çözümde federasyondan yana tavır aldığında Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Akıncı hiç de güvenilir değil" diye bir açıklama yaptığını hatırlatıyor. Hatay, mevcut atmosferi "Seçim KKTC'de kutuplaşma havasına girdiyse bu tür açıklamalar yüzünden. Bugün biat kampanyası yürütenler, toplumun büyük çoğunluğunun aslında Türkiye'yi sevdiğini ama kendi iradesini de ortaya koymaya çalıştığını reddediyor. KKTC'nin böylesi kutuplaşması hiç hoş değil" sözleriyle tanımlıyor.
Kuzey Kıbrıslılar ne diyor?
Seçimlere birkaç gün kala alınan Maraş'ın kısmen açılması kararı ülkede tartışmalara yol açtı. İlk tur öncesinde Mustafa Akıncı, Maraş'ın kısmen açılma kararının kendisinden habersiz alındığını belirterek, "Yapılan demokrasinin yüz karasıdır. Seçimlere doğrudan müdahalenin devamıdır. Bir senaryo yazılmış, Sayın Tatar'a da bu senaryoda figüranlık yapmak kalmıştır" sözleriyle Kuzey Kıbrıs seçimindeki gerilimi açıkça ortaya koydu.
İlk turda katılım oranının yüzde 56,06'da kalması da halkın seçimlere ilişkin kaygısının sandığa yansıdığı şeklinde değerlendirildi. Peki halk kaygılı mı, ne istiyor?
Demirören Haber Ajansı (DHA) Kıbrıs Temsilcisi, gazeteci Sefa Karahasan DW Türkçe'ye "Halk, gerilim siyaseti istemiyor. Bu isteğini ikinci turda daha açıkça ortaya koyacak. Halk, Türkiye ile ilişkileri çok önemsiyor ve Türkiye'yle iyi ilişkiler kuran bir cumhurbaşkanı istiyor" diyor.
Karahasan'a göre Akıncı ve taraftarları seçim kampanyasını "Türkiye karşıtlığı" üzerine kurdu. İlk turda yüzde 21 oy alan Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP), ikinci turda Akıncı'yı destekleme kararının "ilkesel" olduğunu, CTP tabanının da aslında Akıncı'nın Türkiye ile yaşadığı gerilime karşı çıktığını söyleyen Karahasan, "Türkiye'nin KKTC'ye hep ilgisi oldu. Şimdi doğrudan müdahale olduğunu söylemek, gerçekleri bilmemek oluyor. Pandemi döneminde KKTC'ye Türkiye yardım etmeyecekti de, kim edecekti. Maraş'ın açılması da zaten planlanmıştı. Kuzey Kıbrıs halkı için bugün Türkiye ile iyi ilişkinin temsilcisi Tatar'dır" yorumu yapıyor.
"Halkın tepkisi sandığa yansır"
Havadis Gazetesi yazarlarından Başaran Düzgün ise ayrı bir tablo çiziyor. Düzgün DW Türkçe'ye "Halk, AKP'nin buradaki seçime doğrudan müdahale ettiğinin farkında ve sert bir tepki ortaya koyuyor. Bu tepki sandığa da yansır. Çünkü Kıbrıs tarihinde böyle bir tepkiyi daha önce hiç görmemiştim" diyor.
Kuzey Kıbrıs halkının aslında Türkiye'yle hiçbir sorunu olmadığını, sadece kendi özgür iradesini ortaya koymasını istediğini anlatan Başaran Düzgün, “Halk, Maraş'ın açılmasının bir seçim propagandası olduğunu söylemekle kalmıyor, Maraş'ın doğru düzgün açılamadığını da söylüyor. Halk, Türkiye sevgisi üzerinden kendisinin değerlendirilmesine de çok karşı. Elbette birbiriyle kenetlenmiş bir halk var ama bu halkın sevgisinin ölçülmeye kalkışılması son derece itici" yorumunda bulunuyor.
Hangi parti, kimi destekliyor?
İkinci turda Mustafa Akıncı'ya ana muhalefet partisi CTP destek veriyor. Seçimin ilk turunda bağımsız Serdar Denktaş'ı destekleyen Demokrat Parti, ikinci turda Ersin Tatar'ı destekleyeceğini açıkladı. İlk turda, bağımsız aday Kudret Özersay'ı destekleyen Halkın Partisi (HP) ise seçmenine "herhangi bir yönlendirmede bulunmama" kararı aldı. Yeniden Doğuş Partisi'nden de (YDP), Tatar'a destek kararı çıktı.
Hilal Köylü
© Deutsche Welle Türkçe