Kriz Türkleri nasıl etkiler?
28 Mart 2013Kıbrıs Cumhuriyeti mali krizle çalkalanıyor. Son anda yetiştirilen kurtarma paketinden sonra Rum kesimi, Yunanistan gibi uzun ve zorlu bir sürece gireceğe benziyor.
Kriz, Kuzey Kıbrıs'ta şu ana kadar büyük bir etki yaratmadı. Bölünmüş adanın iki tarafı arasında fazla bir ticari ya da ekonomik ilişki olmadığı gibi, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a verdiği destek bunda etkili. Eğer 2004 yılında yapılan referandumda Güney Kıbrıs, Annan Planı temelinde çözümü kabul etmiş olsaydı, Kuzey Kıbrıs bugün Avrupa Birliği’nin ama aynı anda Güney'deki krizin de parçası olacaktı.
Turizm ve kumarhaneler etkilendi
Kıbrıs uzmanı Ayla Gürel, Güney Kıbrıs’ın ekonomisinin her zaman Kuzey'den daha güçlü olduğunu, Kıbrıslı Türklerin uzun süre güneydeki yaşam koşullarına imrendiklerini belirtiyor. Krizden sonra ise halk arasındaki bu tutumun değişmekte olduğunu belirten Gürel ‘Tabii ki şimdi iyi ki 2004 yılında birleşmemişiz diye düşünüyoruz’ diyor.
Kuzey Kıbrıs’ta, güneyde yaşanan krizin en çok hissedildiği sektörler otel ve kumarhaneler. İşletmeci Mesut Şahin, kumar oyunları Kıbrıs Türk vatandaşları için yasak olduğundan, gelirlerin çoğunun Kıbrıslı Rumlardan geldiğini belirtiyor. Şahin krizin başlamasından bu yana kazancının yarı yarıya gerilediğini belirterek, krizin yakın zamanda atlatılmasını umduğunu sözlerine ekliyor.
Türkiye'den beklentiler
Ada her ne kadar bölünmüş olsa da iki taraf arasında bazı ortak çalışma alanları da mevcut. Buna en iyi örneklerden biri 2011 yılında Güney’de bir mühimmat deposunun patlamasından sonraki işbirliğiydi. O yıllarda elektrik sıkıntısı çeken Güney Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs’tan geçici bir süre için elektrik almayı kabul etmişti.
Merkezi Oslo’da bulunan Barış Araştırmaları Enstitüsü yöneticisi Harris Tzimitras özellikle kriz süreçlerinde bu tip ortak çalışmaların önemli olduğunu belirtiyor. Tzimitras, Güney Kıbrıs’ın bazı ülkeler tarafından sorunlarıyla baş başa bırakılmasının ardından hangi ülkelerin gerçek anlamda ‘dost ülke’ olabileceğini görmesi gerektiğinin altını çiziyor. Tzimitras bu şekilde Türkler ile Rumlar arasında yakınlaşma başlayabileceğini belirtiyor, fakat bunun gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin de somut adımları atması gerektiğini ekliyor. Uzman örnek olarak da, Türkiye’nin hava ve deniz limanlarını Güney Kıbrıs’a açmasını öneriyor.
Krizle gelebilecek fırsatlar
Taraflar arasında sorunlar kadar yakınlaşma potansiyeli taşıyan alanlar da var. Kıbrıs’ın güneydoğusundaki doğalgaz, petrol zenginlikleri buna örnek.
Türkiye, uluslararası hukuk gereği, Kıbrıs yönetimini bu konuda tek başına hareket etmemesi konusunda uyarıyor. AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Ankara’nın bu tutumunu kabul etmediğini anımsatan Tzimitras ‘Çözülmesi en güç sorunlardan biri de bu konudur. Fakat bu konudaki bir ortak çalışmadan iki taraf da çok kazançlı çıkabilir” şeklinde konuşuyor.
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a su taşıyacak boru hattı projesi de gelecek vaat ediyor. Bu hat ile tüm Kıbrıs’taki su sıkıntısı çözülebilir. Fakat Güney Kıbrıs su sıkıntısı çekmesine rağmen bu teklifi kabul etmiyor.
Harry Tzimitras, bu gibi önerilerin yapılmasından memnun olduğunu belirtiyor ve geçmişte bu tür işbirliği önerilerinin düşünülmesinin bile mümkün olmadığını anlatıyor. Tzimitras ‘Sonuçta neredeyse 40 yıllık tarihi bir gecede değiştirmek mümkün değil’ diyor.
Kıbrıslı İlke Gürdal, Güney Kıbrıs’taki kriz sonrasında iki taraf arasında yakınlaşmalar yaşanabileceğini, adanın yeniden birleşebileceğini umuyor. Gürdal, Kıbrıs Rum kesiminin çözüm yönünde adım atmasını umut ediyor.
Türkiye’nin ilişkileri geliştirmek için koştuğu temel şartlardan çözüm yönünde adımlar atılması, Güney Kıbrıs’ın Kuzey Kıbrıs'taki yönetimi tanıması. Kıbrıs uzmanı Ayla Gürel, bunun çok uzak bir ihtimal olduğunu ve Kıbrıslı Rumların gururlarını inciteceğini söylüyor. Gürel, Kıbrıslı Rumların Türkleri “işgalci” olarak gördükleri müddetçe taraflar arasındaki ilişkilerin görünür gelecekte düzelmeyeceğini belirtiyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Senada Sokollu / Nalan Şipar
Editör: Ayhan Şimşek