Muhalefet önce "bağımsız yargı" diyor
3 Eylül 2018AB'ye üyelik yolunda reform sürecini canlandırmak isteyen hükümet işe yargıdan başlama kararı aldı. Yeni adli yılın açılmasıyla birlikte Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün "yargıda reform adımlarının başlangıcı" olarak tanımladığı "yargıda hedef süre uygulaması" da başladı. Gül’ün imzasıyla cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemelere uygulama hakkında gönderilen yazıda anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan "adil yargılama hakkı"na gönderme yapıldı. Adil yargılama hakkının en önemli unsurlarından birinin yargılamanın "makul sürede bitirilmesi prensibi" olduğu belirtilen yazıda, "yargıda hedef süre uygulamasıyla" bu prensibin yerine getirilmesinin sağlanmasının hedeflendiği ve hak ihlallerinin önlenmesi istendiği mesajı verildi.
Yargıda hedef süre uygulamasıyla soruşturma ve davaların önceden ilan edilen sürelerde tamamlanması sağlanmaya çalışılacak. Zamanında tamamlanmayan dava ve soruşturma söz konusu olduğunda ilgili hakim başta olmak üzere konuyla ilgili tüm yargı personeli hakkında teftiş yoluna gidilecek. Hükümet, yargı reformu strateji belgesini de güncelleyerek AB’ye yargı alanında yapılması planlanan reformlar konusunda bilgi sunmaya hazırlanıyor. Reformlar kapsamında Türkiye’de "iç hukuku etkinleştirecek" çalışmalar üzerinde duruluyor.
“İçerikten vazgeçilmemeli”
Peki bu uygulamayla yargıdaki sorunlar çözülmeye başlanabilir mi, yargıda reformların önü açılabilir mi?
TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Olgun Değirmenci, DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken Türkiye'de özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki OHAL uygulamasına gönderme yaparak, yargıda dava dosyalarının biriktiğini, soruşturmaların uzadığını, yargı bürokrasisinin ağırlaştığını, hakim ve savcı açığından dolayı davaların zamanında sonuçlanmadığını söyledi.
Hakim ve savcıların görev yeri, görevlerinin iptali ya da değişikliği nedeniyle herhangi bir dava dosyasının başında başka bir hakiminin, ortasında veya sonunda bir başka hakimin devreye girdiğini anlatan Değirmenci, “Yargılamanın makul sürede tamamlanması adil yargılama hakkının bir gereğidir. Yargılamada hedef süre uygulamasıyla bunun hatırlanması güzel” dedi. Değirmenci, bu uygulamanın ciddi bir riski de içinde barındırdığını belirtirken “Şimdi de iki yüz günde, üç ayda bir dava sonuçlandırılacak diye yargı mensupları baskı altında tutulmamalı. İçerikten vazgeçip, şekle odaklanmamalı. Türkiye’de adil yargılama ancak tüm yargı süreçlerindeki kalite artırılarak sağlanır. Güzel bir adım ama mutlaka idealize edilmeli” yorumu yaptı.
“Yargıyı serbest bırakın”
Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (YARSAV) kurucu başkanı da olan hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu da Türkiye’de hukukun iş yükünün giderek arttığına işaret ederek yargılamanın makul sürede tamamlanmasının adil yargılama hakkının vazgeçilmez unsuru olduğuna dikkat çekti. Eminağaoğlu hükümete, “Yargılamaları zamanında tamamlamak soruşturmaları sonuçlandırmak zaten sizin göreviniz. Bu görevinizi yapmadığınız için ihlaller arttı, birikti. Şimdi neden görevinizi bir reform gibi sunuyorsunuz” eleştirisini yöneltti.
Hükümetin yargıyı son dönemde niteliksiz savcılara teslim ettiğini öne süren Eminağaoğlu, hükümete “Deneyimsiz yargıç ve savcılar yüzünden yargıda işler ilerlemiyor. Adil yargılama hakkı ortadan kalktı. Durum böyleyken, yargıda hedef süre uygulamasıyla hiçbir reform yapamazsınız. Yargıyı serbest bırakın da gerçek reformların önü açılsın” çağrısı yaptı.
"Kavala iddianamesi 10 ayda yazılamadı”
CHP’li Sezgin Tanrıkulu, DW Türkçe’ye hükümetin yargıda reform planları konusunda, “Her şeyden önce adil yargılama sorunu var Türkiye’de. Bunu açıklasınlar önce” dedi. Tanrıkulu, yargıda hedef süre uygulamasıyla yargıda hızlanmanın ancak icra, tapu, kira gibi işlemlerde söz konusu olabileceğini belirtirken, insan hakları alanında olamayacağını söyledi. Tutuklu işadamı Osman Kavala hakkındaki iddianamenin 10 ayda yazılamadığını örnek veren Tanrıkulu, “Çünkü dürüst çalışan, bağımsız ve tarafsız bir yargı yok. Bu durumda siz nasıl bir reformdan bahsediyorsunuz diye soruyoruz hükümete” çıkışında bulundu. Adli yıl açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapıldığını hatırlatan Tanrıkulu “Bu bile yargının bağımsız olmadığının, yürütmenin kontrolünde olduğunun göstergesidir. Hükümetin yargıda reform sözlerine kimse inanmayacaktır” dedi.
HDP’li Meral Danış Beştaş da hükümetin yargıda reform yapamayacağını düşünüyor. Beştaş, “Çünkü tümüyle merkezden yönetilen bir süreç yaşıyoruz” derken yargının "hızlı hareket" değil "bağımlı hareket" sorununun olduğunu söyledi. Beştaş, “Bir davayı istediklerinde çok hızlı bitirebilirlerken, istediklerinde de aylarca, yıllarca sürdürebiliyorlar. Çünkü yargı, iktidarın siyasetine göre hareket ediyor. Yargıda reform adı altında kamuoyunu aldatmaca, oyalamaca işine de girdiler” şeklinde sözlerini sürdürdü. Beştaş, Türkiye’de adil yargılamanın tüm prensipleriyle uygulanması için tüm yargı organlarının bağımsız kılınması gerektiğini görüşünü dile getirdi.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe