260711 60 Jahre UN Flüchtlingskonvention
27 Temmuz 201127 Temmuz 2011 Birleşmiş Milletler Mülteci Sözleşmesi’nin kabul edilişinin 60’ıncı yıldönümü. Mültecilere karşı katı bir politika izleyen Avrupa ülkeleri, sınırlarındaki duvarları yükseltirken, mülteciler için de yeni bir yaşam kurmak giderek zorlaşıyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin mültecilerin durumuna ilişkin 2010 yılı raporu da oldukça çarpıcı. Rapora göre, dünyada mülteci sayısı 43 milyona tırmandı. Bu, son 15 yılın en yüksek seviyesi. Mülteci sayısındaki bu artış dünyadaki şiddet olaylarının artışı ile doğru orantılı. İtalya’nın başkenti Roma’da geçtiğimiz günlerde raporu kamuoyuna sunan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres şu bilgileri verdi: “Kriz bölgelerinin sayısında büyük bir artış var. Bu yılın başından beri Fildişi Sahili, Libya, Suriye, Yemen'de şiddet olayları var. Aynı zamanda eski krizlerin de henüz sona ermediğini görüyoruz. Örneğin Afganistan, 20 yıldan fazla bir zamandır çatışmaların gölgesinde. Somali ve Kongo’da da 20 yıldır şiddet olayları sürüyor.”.
Komşu desteği
Raporu kamuoyuna tanıtmak için Roma’nın seçilmesi tesadüf değildi. Zira İtalya'da Kuzey Afrika ülkelerinden gelen mültecilere ilişkin tartışmalar, özellikle Avrupa Birliği'ni son dönemde hayli meşgul etti. İtalyan politikacılara göre, Lampedusa Adası’na gelen mültecilerin artması yüzünden ülke bir “mülteci akını” ile karşı karşıyaydı. Ancak İtalya'ya şu ana kadar gelen mültecilerin sayısı sadece 18 bin dolayında. Avrupa mülteci akınına karşı önlem almayı tartışırken, Mısır ve Tunus, Libya'dan bir milyondan fazla mülteciyi kabul etti. Antonio Guterres, her dört mülteciden üçünün, üçüncü dünya ülkelerinde yaşadığını belirtiyor. Guterres, “Mültecilerin genelde kuzey ülkelerini tercih ettiği algısı pek gerçeği yansıtmıyor. Gerçek şu ki, mültecilerin korunması konusunda bir sorumluluk söz konusuysa, bu güneydeki ülkeler, gelişmekte olan ülkeler tarafından yerine getiriliyor" diyor.
BM raporuna göre, mültecileri genelde komşu ülkeler kabul ediyor; Afrika Boynuzu'ndaki kıtlık yüzünden Somalili ve Etiyopyalı mültecilere kapısını açanlar da Kenya gibi komşuları oldu. Raporda, ayrıca her dört sürgünden üçünün de komşu ülkelere kaçmayı tercih ettiği ve orada yıllarca kendi vatanlarına geri dönmeyi beklediğine dikkat çekiliyor. Ancak 2010 yılında gönüllü olarak kendi ülkesine dönen sürgünlerin sayısı son 20 yılın en düşük seviyesinde. Pek çok bölgede çatışmaların sürüyor olması bunun nedeni olarak gösteriliyor
Kendi ülkesinde mülteci
Çatışma, iç savaş ya da çevre felaketleri gibi nedenler yüzünden kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşenlerin sayısı ise diğerlerine göre biraz daha iyi. Rapora göre, 27 milyon 500 bin mültecinin yaklaşık 3 milyonu koşullar değiştikten sonra evlerine geri dönebildiler.
Peki, dönmek mümkün olmazsa? Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği evinden uzakta beş yılı geçiren mültecilerin durumunu ‘devam eden mültecilik’ olarak adlandırıyor ve kalıcı bir çözüm arıyor. Şayet mültecilerin gönüllü olarak kendi ülkelerine geri dönmesi söz konusu değilse, bu kişilerin sığındıkları ülkede kalması ya da üçüncü bir ülkeye gitmesi öngörülüyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, zengin ülkelerin tutumunun değiştirmesinin de önemine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Kalkınmış ülkelerde göçe yönelik katı yaklaşım ve 11 Eylül’den sonra oluşan güvenlik kaygısı yüzünden yaşananlar endişe verici. Gerçek şu ki sınırlar kapatılıyor. Kalkınmış ülkelere iltica etmek zorlaşıyor, hatta ülkeye giriş dahi engelleniyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Helle Jeppesen / Çeviri: Başak Özay
Editör: Hülya Köylü