1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nabucco projesinde canlanma

Ayhan Şimşek15 Eylül 2007

Macaristan'dan bu hafta gelen bir haber, İran ve Hazar doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyan Nabucco projesini yeniden gündeme getirdi.

https://p.dw.com/p/BgD0
Proje Avrupa'nın doğalgaz konusunda Rusya'ya olan bağımlılığını da azaltacak
Proje Avrupa'nın doğalgaz konusunda Rusya'ya olan bağımlılığını da azaltacakFotoğraf: AP

Hazar ve İran doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı amaçlayan Nabucco projesinin kilit ülkelerinden Macaristan, bu hafta başında önemli bir karar açıkladı. Macaristan Ekonomi Bakanı Janos Koka, Nabucco doğalgaz boru hattı projesine destek vermeye devam ettiklerini vurgularken, aralarında Rusya’nın da bulunduğu üçüncü tarafların katkısına da açık olduklarını söyledi.

Macar Bakan’ın bu sözleri birçok başkentte yankılandı çünkü Macaristan’ın Başbakanı Ferenc Gyurcsany bir süre önce yaptığı açıklamada, Nabucco projesinin “geleceğinin olmadığını” söylemişti.

Enerji güvenliği uzmanı Faruk Demir, Nabucco boru hattını gerçekleştirecek 5 ülkeden biri olan Macaristan’ın, proje konusunda yeniden kararlılığını ortaya koymasında, Türkiye’nin İran’la enerji alanında sağladığı yeni mutabakatın etkili olduğunu söylüyor:

“Türkiye ve İran arasında müzakerelerin ön anlaşmayla sonuçlanması ve teknik anlaşmanın da artık bu ay içerisinde veya Ekim başında Ankara’da nihai olarak imzalanma aşamasına gelmesiyle birlikte, artık İran gazının Avrupa’ya gideceği konusunda hiçbir şüphe kalmadı. ABD’nin bilinen siyasi resistansları dışında. Bu da artık Macaristan’ı ciddi bir şekilde ikna etmiş oldu. Sadece onu değil, şimdi bu projeye katılmak isteyen Alman RWE, Fransız GDF, ve diğer bazı şirketleri de bu projeye doğru iteklemeye başladı.”

Beş ülkeden şirketler katılıyor

Nabucco boru hattı projesine halen 5 ülkenin enerji şirketleri katılıyor. Bunlar, Avusturya’dan OMV, Macaristan’dan MOL, Ramanya’dan Transgaz, Bulgaristan’dan Bulgargaz ve Türkiye’den Botaş. Taraflar, 6. bir ortağın katılımı konusunda Almanya’dan RWE ve Fransa’dan France de Gaz ile temaslarını sürdürüyor. Ancak Türkiye ile Fransa arasında yaşanan siyasi sorunlar nedeniyle Ankara’nın Fransız şirketin katılımına soğuk baktığı kaydediliyor.

Avrupa Birliği, Nabucco boru hattı projesine çok büyük önem veriyor. Çünkü 2012 yılında yapımının tamamlanması hedeflenen boru hattının, Avrupa’nın doğalgazda Rusya’ya bağımlılığını azaltacağı düşünülüyor.

Enerji uzmanı Faruk Demir, Avrupa Birliği’ni bu konuda geç kalmakla eleştiriyor:

“Aslında sorunun temeli şurada. AB’nin doğalgaz tedarik politikasında daha yeni yeni, enerji arz güvenliği bağlamında, tartışmalar geniş ekonomik ve politik seçenekleri masaya getirme noktasına geldi. Bundan önce çoğunlukla bu konu hem hızla geçiştiriliyordu, hem de çok derinlenmesine incelenmiyordu. Ukrayna krize, yani Rusya’nın Ukrayna gazını kesmesi, Polonya üzerinden Almanya’ya giden petrol hattını kesmesi, ve bunların politik bir problem haline gelmesiyle birlikte, Avrupa Birliği de artık gaz tedarikinde farklı bir aşamaya geldi. Bu noktada en büyük soru Avrupa Birliği için Rusya’ya olan bağımlılığın tolere edilebilir bir düzeye nasıl getirileceği hususu. Bunu getirmenin yolu da Türkiye üzeinden karasal boru hatları geliştirmekten kaynaklanıyor.”

Doğalgaz yetersiz

Nabucco projesinin karşı karşıya olduğu sıkıntıların başında, boru hattını besleyecek yeterli doğalgazın bulunmaması yer alıyor. İran’ın zengin rezervlerine karşın, bunların bir çoğunun işlenebilmesi için yeni yatırımların yapılması gerekiyor. Amerika-İran arasındaki sorunlar ise buna engel. Ayrıca Avrupalı ülkeler, Rusya’yı karşılarına almaktan da endişe duyuyor. Bu nedenle Rus şirketlerin de projeye davet edilmesi, yeni bir seçenek olarak değerlendiriliyor.

Enerji uzmanı Faruk Demir, kendisi de doğalgazda büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı olan Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımı konusunda şunları söylüyor:

“Türkiye, İran’a karşı Rusya, Rusya’ya karşı İran ya da bir başka ülkenin karşısında ya da yanında olmak gibi bir politika izlemeyeceğini açıkca deklare etti. Türkiye’nin hedefi şudur. Bir yandan mendi tedarik politikasında çeşitliliği artırmak, diğer yandan bulunduğu jeo-politik pozisyon itibariyle, doğusundaki tüm kaynakları AB pazarına, AB’nin enerji güvenliğinin bir gövde parçası olarak ulaştırmak ve gerekli rolleri üstlenmek şeklinde cereyan ediyor.”