Neonazi soruşturması derinleşiyor

Neonazi terör hücresi ile ilgili gün ışığına çıkan yeni bilgiler güvenlik birimleri üzerindeki baskıyı artırıyor. 8'i Türk en az 10 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan üçlü, iç istihbaratın gözetimi altında olmasına rağmen 1998 yılında izini kaybettirmiş ve suç işlemeye devam etmişti. Son olarak bu üçlünün sadece iç istihbarat değil, aynı zamanda askerî istihbarat tarafından da izlendiği ortaya çıktı.

Focus dergisinin haberine göre askerî istihbarat, üçlünün ortadan kayboluşundan kısa süre sonra bir muhbir aracılığıyla yerlerini belirledi. Bu bilginin Köln’deki merkeze iletildiği, ancak burada değerlendirmeye alınmadığı belirtiliyor. Üçlünün bomba yapımında kullandığı patlayıcı maddelerin ordudan sağlanmış olabileceği üzerinde duruluyor. Terör hücresine ordu içinden de yardım edildiği ortaya çıkarsa, Almanya tarihinin en büyük skandallarından biriyle sarsılacak.

Federal Meclis İçişleri Komisyonu olağanüstü toplandı

Federal Meclis İçişleri Komisyonu konuyu görüşmek için dün bir araya geldi, sağ terör bugün de meclis genel kurulunda tartışılacak.

Federal Meclis İçişleri Komisyonu toplantısında söz alan Federal Emniyet Teşkilatı Başkanı Jörg Ziercke, iddiaların aksine, kovuşturma birimlerinin elde ettikleri bilgiler doğrultusunda, 2007 yılında işlenen kadın polis cinayetiyle Neonazi terör hücresi arasında çok büyük bir ihtimalle yakın bağlantı bulunduğunu kaydetti. Baden Württemberg Eyalet Emniyet Taşkilatı'ndan geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada polis memuresi Michele Kiesewetter'in öldürülmesiyle diğer cinayetler arasında bağlantı bulunmadığı iddia edilmişti.

Keup caddesindeki kanlı saldırı

Neonazi terör hücresinin Almanya'da 2000-2007 yılları arasında 8 Türk ve 1 Yunan göçmenle, 1 Alman kadın polisi öldürdüğü, ayrıca 2004 yılında Köln'deki Türklerle meskun caddede düzenlenen bombalı saldırıdan da sorumlu olduğu tahmin ediliyor.

Neonazi terör hücresinin yıllardır tespit edilememesinde polis ve iç istihbarat teşkilatının hataları ve ajanların rolü siyasi tartışmaların en önemli konusu olmayı sürdürüyor. Gerek hükümet, gerekse muhalefet, istihbarat ve güvenlik birimlerinin soruşturma sürecindeki fiyaskosunun bağımsız bir komisyon tarafından tahkikatını talep ediyor.

Muhalefetteki Yeşiller Eşbaşkanı Claudia Roth, güvenlik birimlerini yıllar boyunca aşırı sağ tehdidi görmezden gelmekle eleştirdi. "Die Welt" gazetesine konuşan Roth, geçmişte işlenen birçok aşırı sağcı suçun, adli kayıtlara başka nitelikteki suçlar olarak işlendiğini, bu eylemlerin ırkçı amaçlarının güvenlik birimleri tarafından yeterince ortaya konulmadığını söyledi.

Sosyal Demokrat Parti'nin içişleri uzmanı Michael Hartmann da aşırı sağcılıkla kararlı bir şekilde mücadele çağrısı yaptı. Hartmann, "aşırı sağcı bataklığının tamamen kurutulması gerekiyor“ şeklinde konuştu.

'Bilgiler vakit kaybetmeden iletilsin'

Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich Almanya'da şimdiye kadar her eyaletin anayasayı koruma teşkilatının topladıkları bilgileri değerlendirdikten sonra Federal Anayasayı Koruma Taşkilatı’na ilettiğini, gelecekte ise bu bilgileri herhangi bir değerlendirmeye tabi tutmadan doğrudan Federal Anayasayı Koruma Taşkilatı’nın bilgisine sunmaları gerektiğini kaydetti. Federal Meclis İçişleri Komisyonu’na bir liste ileteceğini belirten Friedrich önümüzdeki günlerde konuyla ilgili somut öneriler sunacağını vurguladı. Friedrich “bunu müteakiben, vakit kaybetmeden hali hazırdaki genel yapıda değişiklik ve düzenlemelere gitmemiz gerekiyor. Zira şu anki uygulamada açıklık ve eksiklikler bulunuyor” şekline konuştu.

Federal Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach ise cinayetlerde federal makamların hatası olduğu şeklindeki suçlamalarını reddetti. Bosbach Alman Radyo-Televizyon Birliği’ne yaptığı açıklamada, Federal Emniyet Teşkilatı veya Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın konuyla ilgili büyük bir hatası olduğuna dair elde herhangi bir bilgi bulunmadığını belirtti.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa/Reuters, BK/BE/EC