Pakistan ikili mi oynuyor?
9 Ağustos 2011Pakistan - ABD ilişkileri yıllardır inişli çıkışlı bir seyir gösteriyor. 1980'li yıllarda İslamabad ile Washington arasında sıkı işbirliği vardı. Bu durum 1988/1989 yıllarında Sovyet Kızıl Ordusu'nun Afganistan'dan çekilmesine kadar devam etti. Pakistan ancak 11 Eylül 2001'deki saldırıların ardından yeniden ABD'nin ilgisini çekmeye başladı. Saldırıların ardından, ABD El Kaide ve Taliban ile mücadelesinde Pakistan'ı kilit bölge haline getirdi. Pakistan ise bu işbirliğine İslamabad hükümetinin Taliban rejimiyle sürdürdüğü iyi ilişkiler ve ekonomik hedefleri nedeniyle, tabiri caizse kerhen iştirak ediyor.
Güney Asya uzmanı Conrad Schetter "Pakistan, Afganistan'da stratejik bir derinliğe sahip olmak arzusunda. Pakistan, Afganistan'da kendi çıkarlarına uygun olan bir hükümet oluşturulmasını istiyor" açıklamasını yapıyor. Pakistan bu nedenle eski müttefiki Taliban'a tüm gücüyle yüklenmekten kaçınıyor. Buradaki “stratejik derinlik” tanımından kasıt, Hindistan ile olası bir savaş halinde Pakistan’ın, ordusuna Afganistan'da üslenecek alan açmak istemesi. Pakistan ile Hindistan şimdiye kadar üç kez savaştılar. İki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı ve rekabet onlarca yıldır devam ediyor.
Hindistan'a karşı müttefikler
Pakistanlı terör uzmanı Rahimullah Yusufzai, İslamabad'ın uyguladığı güncel stratejinin köktendinci güçlerle sıkı bir işbirliği sağlamak olduğunu kaydediyor. Yusufzai’ye göre Hindistan çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülke olmadığı için Pakistan, köktendincilerin otomatik olarak Hindistan karşıtı olduğu görüşünde. İslamabad'ın hedefi Hindistan'la olası bir savaş halinde Afganistan ile ittifak kurmak. Bu noktada Afganistan'da din devleti kurmak isteyen Taliban ile Pakistan'ın bölge için planları birbiriyle örtüşüyor. Yusufzai'ye göre bu Batı'nın anlayamayacağı ya da anlamak istemediği bir bakış açısı. Yusufzai "Pakistan ile ABD ve diğer Batılı ülkelerin uyuşmazlığı Taliban'la ilgili. Pakistan siyasi çözümden, Taliban'la görüşmekten yana. Ayrıca Pakistan bu görüşmelerde belirleyici rol oynamak istiyor. ABD'nin amacı ise Taliban'ı alt etmek" şeklinde konuşuyor.
ABD'nin talepleri açık
ABD de artık uzlaşmadan yana. Ancak ABD'ye göre bunun için Taliban'ın öncelikle terör ağı El Kaide'yle olan bağlarından kurtulması gerek. Afganistan'daki yaklaşık 100 bin askeriyle Taliban'ı barış görüşmeleri için iknaya zorluyor. Bu bağlamda ABD'nin stratejisinin en önemli noktalarından biri insansız savaş uçaklarıyla radikallerin Pakistan'daki sığınaklarına düzenlenen saldırılar... ABD'nin mesajı gayet açık: Pakistan'ın teröristlerle işbirliği yapması kabul edilemez. Siyasal bilimci Jochen Hippler, İslamabad hükümetinin bazı temsilcilerinin bu mesajı artık anlamaya başladıklarını belirtiyor. Hippler, "Son yıllarda Pakistan'da birçok kişinin yaşadığı şiddetin ardında aslında çoğu zaman Afganistan Savaşı'nın bu ülkedeki yansıması var. Ancak Afganistan'daki istikrarsızlığın devamı Pakistan için uzun vadede avantajdan çok dezavantaj anlamına geliyor", diyor.
Öte yandan Pakistan hükümetinin siyasî tutumunu 180 derece değiştirebilmesi uzmanları tereddüde düşürüyor. Pakistan güçlü bir orduya, kimi zaman sözünü dinletme noktasında etkili bir istihbarat teşkilatına sahip. Ancak diğer yandan ülke Washington'un milyarlarca dolarlık yardımlarından da vazgeçemiyor. Uzmanlar İslamabad'daki hükümetin hem köktendinci müttefiklerinin hem de Amerikan hükümetinin gönlünü hoş tutmak için ikili oynamakla tehlikeli bir iş yaptığı ve ABD'nin bu oyuna uzun süre göz yummayacağı uyarısında bulunuyorlar.
Zorlu ortaklık
Alman Dış İlişkiler Konseyi'nin (DGAP) ABD uzmanı Hennig Riecke ise Pakistan'ın olaylara bakış açısını değiştirmesi için Washington'un sabretmesi gerektiği görüşünde. Ancak Amerikan hükümetinin bu bağlamda pek fazla seçeneği yok. "Amerikalılar bir yandan Pakistan'a uyguladıkları baskıyı arttırmaya çalışıyor, diğer yandan haddinden fazla baskı yaptıkları takdirde, bunun İslamabad hükümetinin istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açacağını ve meydana gelecek zararın da çok daha büyük olacağını biliyorlar. Böyle bir durumda büyük ihtimalle İslamcı güçler yönetimi ele geçirecektir" diyen Riecke, ABD'nin bunu elbette isteyemeyeceğini vurguluyor.
Washington ve İslamabad hükümetlerinin Taliban'la ve Afganistan'daki El Kaide'yle mücadele hedefleri aslında birbirinden çok farklı. Öte yandan birbirlerine de bir anlamda muhtaç durumdalar.
© Deutsche Welle Türkçe
Hazırlayan: Halit El Kaoutit / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Ahmet Günaltay