Pakistan'a bahar hâlâ uzak
7 Ocak 20122011’de ülkede yaşanan gelişmeler de Pakistan'ın bir terör yuvası olarak görülmesine yol açtı. Usame bin Ladin, Amerikan özel kuvvetleri tarafından Pakistan’ın Abodabad kentinde öldürüldü. Bin Ladin’in Pakistan ordusunun merkezi olan kentte yıllardır yaşadığı ortaya çıktı. Pakistan’da geçen yıl iki liberal siyasetçinin öldürülmesine de halk büyük tepki göstermedi.
Ordu ile hükümet arasındaki mücadele
Pakistan'da hükümet ile ordu arasında bir iktidar mücadelesi yaşanıyor. Ülkede seçimle görev başına gelen hükümet ile ordu yönetimi arasında siyasî iktidar mücadelesi yaşanırken ortaya atılan bir iddia Pakistan Yüksek Mahkemesi tarafından araştırılmaya başlandı. Bu iddiaya göre, Pakistan hükümet temsilcileri, Amerika Birleşik Devletleri’ne gizli bir mektup göndererek, ordunun darbe planlarının engellenmesini istedi.
Ordu ile hükümet arasındaki sözlü düelloya, sakin tavırlarıyla bilinen Başbakan Yusuf Rıza Gilani de katıldı. “Ülkenin bütün kurumları halkın oylarıyla seçilen meclise karşı sorumludur, kimse yasalardan daha üstün değildir" diyen Gilani, ordunun da yasalardan üstün olmadığını sözlerine ekledi.
İslamcı örgütler güçleniyor
Hükümet ve ordu arasındaki bu iktidar mücadelesi devam ederken, köktendinci güçler ise sokaklarda egemenlik kuruyor. Cemaat üd Dava gibi İslamcı örgütler, kitleleri harekete geçirmeyi başarıyor. Örgütün lideri Hafız Muhammed Said, görüşlerini şu sözlerle dile getiriyor: “İslam’ın temel teorilerine sadık kalır ve halkımızı İslamiyet’in yardımı ile eğitir ve birleştirirsek, o zaman Allah’ın yardımıyla Amerika ve Hindistan’a güçlü mesajlar gönderebiliriz.”
ABD'ye duyulan öfke
Pakistan’ın komşusu Hindistan aynı zamanda korku duyulan bir düşman. Amerika Birleşik Devletleri ise 11 Eylül 2001’deki saldırıların ardından Pakistan’a malî destek sağlayan en önemli ülkeydi. Ancak Pakistan-Afganistan sınırında kasım ayında düzenlenen hava saldırısında 24 Pakistan askerinin öldürülmesinin ardından, Amerika Birleşik Devletleri ile Pakistan arasında soğuk rüzgârlar esmeye başladı.
Halk askerlerin öldürülmesi nedeniyle öfkeli, Pakistan’ın egemenliği ihlal edildiği için kızgın. Avukatlar, doktorlar, akademisyenler, din adamları ve gündelikçi işçiler bu konuda aynı görüşü paylaşıyor. Pakistan yönetiminin bu saldırıya verdiği tepki ise Afganistan’daki NATO birliklerinin ikmal yollarını kapatmak oldu. Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan sınırında insansız hava araçları için kullandığı Şemsi Hava Üssü’nü de boşaltmak zorunda kaldı. Pakistan, tepkisinin bir devamı olarak, aralık ayının başında Almanya’nın Bonn kentinde yapılan Afganistan Konferansı’na katılmadı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Abdül Basit, kendinden emin bir şekilde "Amerika Birleşik Devletleri, NATO ve Afganistan'daki Uluslararası Güvenliğe Destek Gücü ISAF ile ilişkilerimizi gözden geçireceğiz. Pakistan’ın egemenliğiyle pazarlık yapılamaz" diyordu.
Bahar gelecek mi?
Pakistan'ın dış politikasında, iç siyasete ilişkin tartışmaların izi görülmüyor. Ancak bir İslam Cumhuriyeti olan Pakistan'ın durumu Arap baharını yaşayan ülkelerle benzerlik gösteriyor. Ekonomi çökmüş durumda, enflasyon hızla artıyor, yolsuzluk her yerde etkisini gösteriyor. Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi Pakistan da genç bir nüfusa sahip, halkın yüzde 60'ı 25 yaşın altında. Ancak gençlik, işsizlik, yoksulluk, yetersiz eğitim gibi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Ülkedeki siyasî ve askerî yönetim ise bu sorunlara çözüm aramak yerine dış politika aracılığı ile bir iktidar mücadelesi yürütüyor.
Şimdilik bu siyaset işliyor, ancak dış politika, yaklaşık 187 milyon kişiyi daha ne kadar sakin tutabilir? Pakistan'ın tanınmış gazetecilerinden Ahmet Raşit, erken seçimlerin ülke açısından yeni bir umut olabileceğini söylüyor: “Pakistan'ın tarihinin yeniden yazılması gerekiyor, artık ülkenin temelini komplo teorileri, geçmiş, kibir ve ordu oluşturmamalı.”
© Deutsche Welle Türkçe
Sandra Petersmann / Çeviri: Jülide Danışman
Editör: Ahmet Günaltay