Günlerdir Boğaziçi Üniversitesi’nde olan biteni izliyoruz. Özgür düşüncenin kalesi olması gereken üniversitenin kapısına vurulan kelepçe, El Kaide evine baskın yapar gibi, tam teşekküllü şekilde öğrenci gözaltına almaya giden, kapıları kırıp duvarları yıkan, makineli tüfeklerle insanları tehdit eden polis timleri ve İçişleri Bakanı, topluma bir mesaj veriyor. Dışarıda ortalık yıkılırken, cumhurbaşkanının atadığı rektör Melih Bulu makamına yerleşiyor. Umursamadan, protestolar karşısında utanmadan, erdemli bir iş yaparmışçasına. Fonda çok sevdiği Metallica’dan Master of Puppets çalıyor.
Erdoğan’ın Boğaziçi derdi
Tam üç yıl önceye, Ocak 2018’e gidelim. AKP’ye yakın mezunların kurduğu Boğaziçi Üniversiteliler Derneği’nin 14. Genel Kurulu’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor:
"Boğaziçi Üniversitesi halen Türkiye'nin en prestijli, en önemli yüksek öğretim kurumlarından biri. Bununla birlikte Boğaziçi Üniversitemizin bizim gönlümüzden geçen konuma ulaşamadığını da belirtmek durumdayım… Bu ülke ve bu milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında da hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır… Çok seslilik ile kendi ülkesine ve milletine yabancılık arasında çizgiyi doğru çizmeden de bunu başaramayız. Batı ülkelerindeki üniversiteler, soruyorum, çok sesli değil mi? Peki, bunlardan hangisinin sürekli kendi devletine, kendi halkının değerlerine karşı faaliyet yürüttüğünü duydunuz, gördünüz?"
KHK ile atama yetkisini aldı
Erdoğan bu konuşmasından aylar sonra, Temmuz 2018’de rektör atamalarını tamamen kendine bağlıyor. Onun da hikayesi şöyle:
Eskiden rektör adayları üniversite öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenir, en yüksek oyu alan 6 aday YÖK’e gönderilir, YÖK bunlardan 3’ünü seçip cumhurbaşkanına gönderir, cumhurbaşkanı da üç adaydan birini rektörlüğe atardı. Bazen en yüksek oyu alan değil de, iktidarın işine gelen aday atandığı olurdu, ama yine de, adaylar seçim yoluyla belirlendiği için, demokratik teamül varlığını hatırlatırdı. Erdoğan "Allah’ın bir lütfu" olarak adlandırdığı darbe girişiminden birkaç ay sonra, Ekim 2016’da çıkardığı KHK’yla rektör adayı seçimini kaldırdı. Adaylar artık YÖK tarafından belirlenip cumhurbaşkanına sunulacaktı. Oysa Boğaziçi Üniversitesi rektörlük seçimini 12 Temmuz 2016’da yapmış, eski rektör Gülay Barbarosoğlu oyların yüzde 80’iyle adaylar arasında ilk sıraya yerleşmişti. Ne var ki, Barbarosoğlu’nun ataması 4 ay boyunca yapılmadı. Erdoğan, Temmuz KHK’sından sonra aday bile olmayan Mehmed Özkan’ı rektörlüğe atadı. Özkan’ın AKP milletvekili Emine Nur Günay’ın kardeşi olduğu da ortaya çıktı. Bu atama da haliyle üniversitede tepkilere yol açmıştı. Ama Erdoğan bununla da yetinmedi ve Temmuz 2018’de son bir KHK değişikliği yaptı. Rektörlük için profesörlük şartı kaldırıldı. YÖK aday belirlemek yerine, başvuranlarla mülakat yapmakla görevlendirildi. Özetle rektör ataması tamamen cumhurbaşkanına bırakıldı. OHAL kalktı, ama bu KHK da diğerleri gibi kanunlaştı.
Erdoğan’ın gönlünü yapacak
AKP’nin Sarıyer İlçe Teşkilatı’nın kuruluşuna 2002’de gönüllü olarak katılan, Ekonomiden Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı yapan, 2008’de AKP’nin Hacker olarak da çalışan trol ekibi Sanal Akıncılar’a başkanlık eden Melih Bulu’nun şimdi de rektörlüğe atanması tesadüf değil elbet.
Bulu’nun şimdiki görevi, Erdoğan’ın gönlünde yatan Boğaziçi Üniversitesi’ni yaratmak.
Bulu, protestoculara kendini kabul ettirmek için parodileri aratmayacak bir performans sergiliyor. AKP’den 2015’te İstanbul birinci bölge aday adayı olmasına rağmen "Aktif siyaseti 2009’da bıraktım" demesi, tez ve makalesindeki intihal iddiaları sorulduğunda, "Tüm dert bazı şeyleri tırnak içine almamış olmam", "Bizim dönemimizde alıntı böyle de oluyordu" gibi hikayeler anlatması, canlı yayında demokrat yönetici edasıyla kendisini yuhalayan öğrencilere ısrarla el sallaması, bunları doğal tepkiler gibi satmaya çalışması, bir erdemlilik şovu yaparcasına protestocu öğrencilerin arasına girmesi, "Ama ben Metallica severim" diye sempati yaratmaya çalışması… Hepsi çok acıklı.
Melih Bulu dünyanın en yalnız rektörü - ve onu atayan görevden "affetmediği" sürece de o koltuktan kalkamayacak. Joker olarak kullanmaya çalıştığı Metallica’nın bir şarkısıyla yorumlayalım durumu - Acı gerçek bu. Sad But True.
*Acı ama gerçek
Banu Güven
© Deutsche Welle Türkçe