1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Resmi açıklamayla haber yapılacaksa medyaya ne gerek var?”

9 Kasım 2020

Berat Albayrak’ın sosyal medyadan istifasını duyurması çoğu basın kuruluşunda uzun süre haber olmadı. DW Türkçe’nin edindiği bilgiye göre, sessiz kalan basın resmi açıklama beklediği için sessizliğini korudu.

https://p.dw.com/p/3l46d
Symbolbild Türkei Einschränkung der Meinungsfreiheit
Fotoğraf: picture alliance/AP Photo/T. Stavrakis

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün akşam saatlerinde Instagram hesabından yaptığı bir paylaşım ile görevinden istifa ettiğini duyurdu. Albayrak’ın açıklamasının ardından resmi kaynakların sessizliğini koruması soru işaretleri yarattı. Hükümet kaynakları istifayı yalanlanmadı ancak doğruluğuna ilişkin açıklama da yapılmadı. Bu esnada Albayrak’ın açıklamasını “iddia” olarak bile vermeyerek görmezden gelen haber kanalları kamuoyunun tepkisini çekti. DW Türkçe’nin konuştuğu haberciler, resmi açıklama yapılmadığı için haberi geçemediklerini söyledi.

Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Pazar günü akşam saatlerinde kişisel Instagram hesabından istifa ettiğini duyurdu. “Kamuoyunun dikkatine” başlıklı paylaşımda, bakanlık görevine sağlık sorunları nedeniyle devam etmeme kararı aldığını belirterek, “Çok büyük hedeflerle çıktığımız bu yolculukta gerçekleşecek olan bayrak değişimiyle yeni gelen arkadaşlarımız Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine her zamankinden daha kararlı ve emin adımlarla devam edeceklerdir” ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından Ankara’daki resmi kaynaklar sessizliğe gömüldü. Ankara gibi medya kuruluşları da açıklamayı vermekten imtina etti. DW Türkçe, sosyal medyadaki açıklama sonrası TRT'de işleyen sürece dair bilgi edindi.

Logo des Türkischen Staatssenders TRT
Fotoğraf: Imago

“TRT’nin görevi kamuyu aydınlatmaksa haber yapmalıydı”

Sosyal medya hesabından yapılan istifa duyurusu beklenmeyen bir durum olduğu için herkes gibi Albayrak’ın hesabının “hacklendiğini” düşünen TRT yetkilileri, resmi kaynaklarını aradı. Ancak danışmanlardan belirsiz yanıtlar geldi, bazıları “Biz de bilmiyoruz” demekle yetindi. Oluşan muğlak durum karşısında resmi açıklama beklemeye başlandı. DW Türkçe’nin aldığı bilgiye göre, TRT’nin kamu kurumu olması, kurumda resmi açıklamaların baz alınması, hata olmaması için resmi olmayan açıklamalara rağbet edilmemesi sessizliğe neden oldu. Ancak beklenen resmi açıklama da bir türlü gelmeyince haber yapılamadı. Edindiğimiz bilgiler kapsamında, özel kanalların en azından “istifa bilmecesi” ifadesiyle haber yapabileceği ancak TRT’nin böyle bir durumu olmadığı, paylaşımı dayandıracak açıklama yapılmadığı için haber geçilmediği söylendi. Bu haberin hazırlandığı süre içinde TRT, Albayrak’ın istifasını henüz vermemişti.

Ancak Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri, aynı fikirde değil. Sosyal medyadaki açıklamanın doğrulanmış bir hesaptan yapıldığını hatırlatarak, “Albayrak’ın paylaşımı dünyanın her yerinde haber değeri taşır. Bunun kamu kuruluşu olmakla ilgisi yok. Bu durum TRT’yi de bağlar. TRT, kamu yayıncılığı yaptığı iddiasıyla faaliyet gösteriyor. Kamu adına haber yapıyorsa, görevi kamuyu aydınlatmaksa haber yapmak durumundadır” diyor.

“İstifayı teyit ettiremeyince haber yapmadık”

İstifa duyurusuna sessiz kalan sadece TRT değildi. 24 TV, Yeni Şafak gibi bazı basın kuruluşları istifa açıklamasını, Albayrak’ın sosyal medyada yaptığı paylaşımdan yaklaşık 18 saat sonra verdi. DW Türkçe’nin istifayı duyurmayan özel bir televizyon kanalındaki sürece dair aldığı bilgiye göre, söz konusu kanal da resmi açıklama beklerken haber geçemedi. Sessizliğin nedenleri arasında, “aile içi bir mesele” olabileceği sebebiyle kanalın risk almamış olabileceği, daha önce resmi kaynaklardan açıklama beklemeden geçilen bazı haberler nedeniyle kanalın “ağzının yanmış olması” da sayılıyor. Diğer yandan, Demirören Medya Grubu’na ait bir gazetede çalışan yetkili de benzer sözler sarf ediyor. İstifayı teyit ettiremediklerini, olayın manipüle edildiğini, hesabın hacklenmiş olabileceğini, resmi açıklama yapılmadığını söyleyerek, haber yapmadıklarını ifade ediyor.

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ceren SözeriFotoğraf: Henry Jesionka

Ancak Ceren Sözeri bu nedenleri de doğru bulmuyor. “Resmi açıklama beklenmesi ancak medya dışındaki kurumlar için söz konusu olabilir. Medya için ‘Resmi açıklama beklenir’ diye bir şey yok. Teyit için gazeteci olarak tabii ki şartları zorlarsın fakat teyit edilmemesi, haber alınamaması da haberdir. Tüm bunlar haberin parçasıdır” diyen Sözeri, medyanın işlevine dair önemli bir soru soruyor: “Sadece resmi açıklama geldikten sonra haber yapılacaksa medyaya ne gerek var? O zaman medya ne iş yapıyor?”

“Medya cahilleştirme aracı olarak tehdit haline geldi”

Medyanın sessizliği, gazetecilik örgütlerinin de tepkisini çekti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’na göre, kamu kaynaklarından beslenen medya kuruluşlarının halkı gelişme ve tehlikeler konusunda uyaracak temel işlevinden dahi vazgeçmesi “mesleğe ihanet” olarak ifade edilebilir. “Başarısız bir ideolojik tasarımın bir parçası olan, hiçbir editöryel bağımsızlık ideali bulunmayan bu maliyetli medya gruplarının temel işlevi siyaseten rıza üretmekle sınırlı” diyen Önderoğlu, bir toplum için en büyük güvencenin doğru ve nesnel şekilde bilgilenebilmesi olduğunu söylüyor. “Sermaye medyası ise cahilleştirme aracı olarak başlıca tehditlerden biri haline geldi. İktidara yakın medyanın kamuoyuna ve gerçeğe karşı vefasızlığı kayda değer bir kitleyi uluslararası medyanın Türkçe servisleri dahil bugüne kadar çok da alışık olmadıkları bağımsız veya eleştirel haber sitelerine yönelip tutunmalarına yol açtı” diyor. Medyaya yönelik derin güvensizliğin ancak iktidarın medyayı uzun süredir talimatla idare etme hamlelerine son vermesi ve medyanın editöryel bağımsızlığını yeniden tesis etmede kararlılık göstermesiyle giderilebileceğini ifade ederek, “Ancak kolay kolay giderilemeyeceği çok belli” diye ekliyor. 

“TRT resmi açıklamayı sunacaksa o kadar bütçeye gerek yok”

Akademisyen Ceren Sözeri’ye göre, sosyal medyadan medyanın suskunluğuna verilen tepkiler normal ve hatta artarak çoğalmalı… Habertürk TV’de tepkiler üzerine istifa konusunun bir programda ele alındığını ve gazeteci Fatih Altaylı’nın da açıklama yaptığını hatırlatarak, “Bilgi alma talebimizden vazgeçemeyiz. Medyayı yaptığının gazetecilik olmadığına dair sert eleştirmekten geri durmamak gerektiğini düşünüyorum. Eleştirmemek varolanı kanıksamamıza neden oluyor” diyor. Kamu kurumu olması nedeniyle özellikle TRT’nin durumuna dikkat çekerek, “TRT’nin 2004-2019 yılları arasında elektrik faturalarından kesilen payı 50 milyar TL. TRT resmi açıklamayı haber bülteninde sunacak diye o kadar bütçeyle faaliyet göstermesine gerek yok. Açıklama yapılınca biz zaten kurumlardan okuyoruz” diyor. Vatandaşların TRT başta olmak üzere medya kuruluşlarından hesap sorma hakkı olduğunu ifade eden Sözeri, Albayrak istifasının ardından medyayı eleştirmekten vazgeçilmemesinin şart olduğuna dair ders çıkarılması gerektiğini söylüyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe