Sınır tanımayan filmler izleyiciyle buluşuyor
Almanya’da düzenlenen Uluslararası Sınır Tanımayan Film Festivali izleyicilere farklı ülkelerden görsel bir şölen sunuyor. Bu yıl dördüncüsü yapılan festival 18 Ekim’e kadar devam edecek.
Sonita
Hayali ünlü bir rapçi olmak olan Sonita’nın ailesi onu para karşılığında biriyle evlendirmek istemektedir. Tahran’da yaşayan bir Afgan olan genç kız bu isteğe direnerek rapteki yeteneğini zorla evlendirmelere karşı kullanır ve bu gelinlerin dramını anlatan bir video kaydeder. İranlı yönetmen Rokhsareh Ghaemmaghami bu cesur genç kızın hikâyesini anlatan çarpıcı bir belgesele imza atmış.
Café Waldluft
Berchtesgaden’daki bir otelde yerliler, turistler ve mülteciler buluşursa neler olur? Grup bu kadar çeşitli olunca gerilimler kaçınılmaz mıdır? Matthias Koßmehl‘in belgesel filmi önyargıların nasıl aşılabileceğini gösteriyor ve bazı sorular soruyor: Mültecilerin gerçek anlamda kendilerini evde hissetmeleri için ne yapmaları gerekir? Peki, insan memleketini yabancılarla paylaşırsa neler olur?
Hedi'nin düğünü
Hedi hayatının çoktan planlandığını düşünmektedir. Annesinin kendisi için seçtiği kendi köyünden bir kızla evlendirilecektir. Ancak işler Hedi’nin bir iş seyahati sırasında bir turist rehberi olan Rim’e aşık olmasıyla değişir. Tunuslu yönetmen Mohamed Ben Attia gelenek, özgürlük ve kader üzerine başarılı bir yapıta imza atıyor.
Çernobil’in Babuşkaları
Çernobil’de yaşanan nükleer felaketten sonra üç kadim dost Hanna, Valentina ve Maria memleketlerini terk etmek zorunda kalmıştır. 30 yıl sonra evlerine geri dönerler. Hayatları sorunsuz görünse de bölge hala radyoaktif kirlilik altındadır. Yine de bu yaşlı kadınlar için dünya üzerinde evlerine dönmekten daha büyük bir mutluluk yoktur. Filmin yönetmen koltuğunda ABD’li yönetmen Holly Morris var.
Friedland
Yönetmen Frauke Sandig, Aşağı Saksonya’daki Friedland’ın hikâyesini anlatıyor. Burası II. Dünya Savaşı’ndan sonra milyonlarca sığınmacının ilk durağı olmuştu. Şimdilerde ise sığınmacıların ilk kayıtları burada yapılıyor. ‘‘Friedland‘‘ o zamanlar savaşın ağırlığıyla buraya dönenlerle günümüzde ülkelerinden kaçıp sığınacak bir liman arayanlar arasındaki benzerlikleri mercek altına alıyor.
Who's Gonna Love Me Now
Saar, dindar ailesini Kibutz’da bırakıp eşcinsel kimliğini özgürce yaşayabilmek için Londra’ya gelir. Burada seks ve uyuşturucu dolu bir yaşam sürmeye başlayan Saar, kısa süre sonra HIV kapar. Hayatında bir şeyleri değiştirmek isteyen kahramanımız ‘’Londra Eşcinsel Erkekler Korosu’’na katılır ve burada aradığı evi bulur. Bu da ona İsrail’deki evine ve ailesine yeniden yaklaşma cesaretini verir.
Holy Cow – Kutsal İnek
Çiftçi Tapdiq ailesinin yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla Avrupa’dan bir inek alır. Madonna isimli inek Azerbaycan’ın bu küçük köyünde yaşayanların hayatlarını radikal bir biçimde değiştirir. Köylülerin Madonna‘ya alışması pek de kolay olmayacaktır. ©Deutsche Welle Türkçe