'Sorumlusu Başbakan Erdoğan'
1 Şubat 2014Günther Seufert Berlin merkezli Alman Bilim ve Siyaset Vakfı’nda araştırmacı olarak görev yapıyor. Daha önce de uzun yıllar Türkiye'de gazetecilik yapan Seufert, 17 Aralık sonrasında yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor. DW'ye Türkiye'deki son gelişmeleri değerlendiren Seufert, son yıllarda sağlanan ekonomik ilerlemelerin 17 Aralık'tan sonra darbe aldığı görüşünü dile getirdi.
Seufert, "Türkiye son yıllarda, yılda yüzde 7 ile 10 arasında değişen oranlarda ekonomik büyüme sağlandı. Büyüme oranının 2014 yılında da yaklaşık yüzde 4 oranında kalması bekleniyordu. Ancak son rakamlar sadece yüzde 3,4'ü işaret ediyor. Türk Lirası'daki değer kaybı, Merkez Bankası tarafından yapılan faiz oranı artışları özellikle kredi alımlarını ve bununla birlikte de küçük ve orta ölçekli şirketleri olumsuz etkleyecektir. Türkiye'de insanlar sıklıkla taksit ve kredi kartıyla ödeme yaptığı için borçlu. Bu durumda ekonominin durgunlaşacağını ve şirketlerin kredi alımında zorlu bir döneme gireceklerini söylemek mümkün. Tüm bunlar büyüme oranlarını da olumsuz etkileyecektir" diye konuştu.
Yatırımcıda güven kaybı
Seufert özellikle yolsuzluk skandalı sonrasında hükümetin sergilediği tutumun yatırımcıda güven kaybına yol açtığını söylüyor. Özellikle de savcıların ve polis memurlarının toplu halde görevden alınmalarının yatırımcıyı caydırdığını belirten Seufert, Türkiye'nin uzun vadede siyasi istikrarsızlıkla karşı karşıya kalabileceğini ifade etti. Alman uzman, bu durumdan da en çok Başbakan Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin etkileneceğini sözlerine ekledi. Seufert şöyle konuştu:
"Erdoğan ve partisine olan desteğin şimdiden gerilediğini görüyoruz. AKP uzun zamandır muhafazakâr Müslüman kesimin tek temsilcisi olarak görülüyordu. Ancak şimdi, parti ile Fethullah Gülen cemaati arasında bir güç kavgası yaşanıyor. Erdoğan'ın seçmenleri kendi arasında bir bölünme yaşıyor. Otoriter tavırlarından dolayı Erdoğan'ın laik kesimlerden oy alması da söz konusu değil. Yaşanan ekonomik kriz ve AKP seçmenleri arasındaki hoşnutsuzluk hükümete karşı duyulan memnuniyetsizliği artıracak ve güveni zedeleyecektir."
Yaklaşan yerel seçimler
Seufert 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin hükümet açısından büyük önem taşıdığını vurgulayarak "30 Mart'ta yapılacak yerel seçimler sonrasında bir çok yeni kararlar alınacaktır. Eğer AKP bu seçimlerde büyük oranda oy kaybederse, parti içinde ayrışmalar yaşanabilir. Bir başka ihtimal ise muhafazakâr kesimde yeni partilerin siyaset arenasına girmesi ya da Erdoğan'ın geri çekilmesi olabilir. Diğer yandan Kürtlerle ağır ilerleyen fakat, en azından başlamış olan barış sürecinin tıkanması da olası ihtimaller arasında" diye sözlerini sürdürdü.
Türkiye'nin şu anda ekonomik bir kriz içerisinde bulunmadığını belirten Seufert, yüzde 3 oranındaki ekonomik büyümenin Avrupa Birliği ile kıyaslandığında hâlâ yüksek olduğunu söylüyor. Büyümenin yüzde bire gerilemesi ya da durması halinde ise özellikle işsizlik oranlarının artacağını belirten Seufert, bunun da halkın tutumunu değiştirebileceğini dile getiriyor. Seufert böyle bir durumda Erdoğan'ın nasıl bir politika izleyebileceği konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
"Erdoğan şimdiye kadar hiç bu kadar zor bir duruma girmemişti. Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da 2013'te başarısız bir yıl geçirdi. Şimdi bir de üstüne ekonomik sıkıntılar bindi. Yani Erdoğan şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Siyasi manevra kabiliyetinin ve siyaset anlayışının ne kadar güçlü olacağını gösterecek."
"Erdoğan tutumunu değiştirmeli"
Erdoğan'ın yaşanan tüm skandallar sonrasında ekonomik gelişmelerden umutlu olmasını anlayamadığını belirten Seufert, Başbakan'ın ya ekonomiden anlamadığını ya da ekonomik sorunlardan dikkati dağıtmaya çalıştığı öngörüsünde bulunuyor. Seufert, Erdoğan bu tutumunu değiştirmediği müddetçe ekonominin istikrar kazanamayacağını söylüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Jennifer Fraczek, Çeviren: Nalan Sipar
Editör: Hülya Schenk