Sosyal medya şirketlerine reklam yasağının etkisi ne olacak?
12 Ocak 2021Yeni sosyal medya düzenlemesi kapsamında Türkiye’ye temsilci atamaları istendiği halde halen temsilci atamayan Facebook, Twitter ve Instagram gibi şirketler için reklam yasağı sürecine girildi.
Ekim 2020'de Meclis'te kabul edilen 5651 sayılı kanundaki yeni düzenleme kapsamında, kullanıcı sayısı bir milyonu geçen sosyal medya ağ sağlayıcılarından Türkiye’de temsilci bulundurması isteniyordu. Temsilci atamayan sosyal medya ağ sağlayıcılarına şimdiye kadar 40 milyon TL ceza kesildi.
Ancak cezaların ardından YouTube, TikToK ve Dailymotion Türkiye’ye temsilci atayacağını açıklasa da Facebook, Twitter ve Instagram halen temsilci atamayı kabul etmedi. Kanun gereği sırada, Türkiye’de halen temsilci bulundurmayı kabul etmeyen bu platformlara reklam verilmesinin engellenmesi var.
Peki, reklam yasağı ile birlikte, sosyal medya kullanıcıları için ne değişecek? Bu sitelere reklam veren firmalar, yeni uygulamadan nasıl etkilenecek?
'Sorumluluk ağ sağlayıcılarda'
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) reklam yasağı kararını Resmi Gazete’de yayımlanması ile birlikte, Türkiye’deki mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu sitelere reklam vermesi yasaklanacak. Kanunda reklam yasağının çerçevesi, söz konusu platformlarla sözleşme yapılmaması ve bu sitelere reklam bedeli para transferi gerçekleştirilmemesi olarak belirlenmiş.
Ancak DW Türkçe’ye konuşan bilişim uzmanları ve hukukçulara göre reklam yasağına uyulmaması halinde, reklamverenleri ne gibi yaptırımların beklediği, yasada net olarak belirtilmiyor. Uzmanlar, reklam vermenin önünde teknik olarak da bir engel olmadığını ancak reklam veren kişi veya firmalara, Kabahatler Kanunu uyarınca düşük miktarlarda idari para cezalarının kesilebileceğini ifade ediyor.
Sorularımızı yanıtlayan Alternatif Bilişim Derneği’nden avukat Faruk Çayır, "Reklam veren küçük ölçekli şirketler açısından bunun sorun yaratacağını düşünmüyorum. Sosyal medya sağlayıcıları bunun sorumluluğunu üstlenmek durumundalar. Eğer reklam yasağına aykırı hareket ederlerse, kanun çerçevesinde yaptırımlara yine tabi olacaklar. Burada yapılmak istenen bu platformlara reklam verilmesini engelleyerek onları maddi olarak zora sokmak ve sonuçta Türkiye’ye temsilci atamalarını sağlamak" değerlendirmesini yaptı.
"Vergi matrahından düşemezsiniz"
Türkiye’deki medya ve reklam yatırımlarına ait son yıllara dair göstergeler dijital reklamcılığın giderek büyüdüğünü ve sosyal medya reklamlarının bunda önemli bir payı olduğunu ortaya koyuyor. Danışmanlık şirketi Deloitte ve Reklamcılar Derneği’nin ortak çalışması olan "Türkiye'de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları" raporuna göre, 2020’nin ilk altı ayında Türkiye’deki toplam medya ve reklam yatırımlarının değeri 7,9 milyar TL idi. Dijital mecralardaki medya ve reklam yatırımlarının değeri ise 3,4 milyar TL civarında. Bunun yüzde 20’sinden fazlasını da sosyal medya yatırımları oluşturuyor.
Bilişim hukukçusu Mehmet Ali Köksal’a göre, şirketler açısından Facebook, Instagram veya Twitter gibi platformlara reklam vermenin önünde bir engel olmasa da vergi ile ilgili sorunlar gündeme gelebilir.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Köksal, "Kanunen yasak olan herhangi bir faaliyeti vergi matrahından düşemezsiniz. Şirketlerin reklam vermesinde yasal bir engel yok. Reklam verebilirler. O reklam da sosyal medya sitelerinde gösterilir. Ancak yurtdışındaki şirketlerle yaptığınız bu alışverişten vergi matrahında indirim sağlayamadığınız için size maliyeti yüksek olacak. Şirketler yurt içindeki gazete ve dergilere reklam vermenin getirisi ile sosyal medya sitelerine reklam vermenin getirisini finansal olarak iyi hesaplamak zorunda" değerlendirmesini yaptı.
"Bant daraltmayla reklam kitlesi eriyecek"
Reklam yasağının uygulamasının başladığı tarihten itibaren Türkiye’ye temsilci atamayan sosyal medya sağlayıcılarının üç ay süreleri var. Bu üç ay içerisinde Türkiye’ye temsilci atama yükümlülüğünü yerine getirmedikleri takdirde internet bant genişlikleri önce yüzde 50, ardından da yüzde 90 oranında azaltılacak. Bu da sosyal medya platformlarının düzgün bir şekilde faaliyet gösterememesi ve kullanıcıların siteyi kullanmakta güçlük çekmesi anlamına geliyor.
Alternatif Bilişim Derneği’nden avukat Faruk Çayır, sosyal medya platformları ile reklamverenler arasında devam eden sözleşmelerin olduğuna değinerek "Reklamverenlerin içerikleri üç ay boyunca yayınlanmaya devam edebilir. Ancak sonrasında ağ daraltması gelirse, bu reklamları görecek kişiler azalır. Ağ daraltmasına gidildiğinde işletmeler harcadıkları paranın karşılığını alamayacaklar" dedi. Çayır ağ daraltması uygulaması başladığı takdirde sosyal medya platformların kullanımında az yüzde elli oranında düşüş beklediğini de ekledi.
Bilişim hukukçusu Mehmet Ali Köksal ise sosyal medya şirketlerine getirilen yaptırım ve şartlar her ne kadar ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilse de bu platformların birer ticari kurum olduğuna dikkat çekiyor. Köksal’a göre "bu kurumlar özgürlük mücadelesi vermiyorlar. Ticari şirketler ve kâr elde etmek istiyorlar. Eninde sonunda karşılıklı oturup anlaşacaklar."
Deniz Barış Narlı
© Deutsche Welle Türkçe