Soykırım kararı Alman Anayasa Mahkemesi'nde
9 Haziran 2016Ankaralı avukat Melih Akkurt, Alman Federal Meclisi'nde 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan kararın iptali için Alman Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. DW Türkçe'ye konuşan Akkurt, itirazın BM'nin Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesine dayandığını belirterek, "Bu maddeye göre soykırım konusunda karar vermeye yetkili tek organ mahkemelerdir. Bu anlamda parlamento tarafından verilen karar yok hükmündedir. Bizim de en temel dayanaklarımızdan biri budur" dedi.
Söz konusu madde, soykırım fiilini işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kişilerin, suçun işlendiği ülkedeki devletin yetkili bir mahkemesi, veya yargılama yetkisi söz konusu ülkeler tarafından kabul edilmiş uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanabileceğini belirtiyor.
Ancak Alman Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu kabul etmemesi olasılık dahilinde. Öncelikle Alman Federal Meclisi'nin 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması sadece bir meclis kararı. Yasa hükmünde değil, cezai yaptırımı, yargı iddiası bulunmuyor. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'ne başvurular sadece kanunlarla ilgili olarak yapılabiliyor. Dolayısıyla bir meclis kararının Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasının emsali bulunmuyor.
"AYM reddederse AİHM'e gideceğiz"
Avukat Melih Akkurt, bu pürüzün farkında olduklarını belirterek, "Tabii Anayasa Mahkemesi'ne kanunlarla ilgili gidilmesi söz konusu. Fakat söz konusu karar neticesinde artık icrai sonuçlar doğmuş, sonuçta Osmanlı Devleti'nin ardılı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşları soykırımcı olarak ilan edilmiştir. Söz konusu kararın da dava konusu kılınabileceğinden bahisle Anayasa Mahkemesi'nde davamızı açtık. Bunun incelenerek önkoşullar açısından sakınca yoktur şeklinde değerlendirildikten sonra uyuşmazlığın esasında inceleneceğini düşünüyoruz" dedi.
Meclis kararı ile ilgili gidilebilecek başka bir kurum bulunmadığına dikkat çeken Akkurt, Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu reddetmesi durumunda konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacaklarını söyledi.
"Başarı şansı yok"
Alman Yeşiller partisi eski milletvekili, hukukçu Memet Kılıç da ortada bir yasa hükmü olmadığına dikkat çekerek, "Almanya politik bir karar alarak geçmişte olanları soykırım olarak değerlendirmiştir. Almanya parlamentosunun buna hakkı vardır" dedi. Almanya'dan önce aralarında Fransa, Hollanda, Avusturya ve İsviçre'nin de bulunduğu 23 ülke meclisinin soykırım kararına imza attığını hatırlatan Kılıç, Türkiye'den gelen itiraz başvurusunun başarı şansının bulunmadığını savundu.
Memet Kılıç, Alman meclisindeki soykırım kararı ile AİHM'nin 2013 Aralık ayındaki Perinçek İsviçre kararının ilişkilendirilmesinin yanlış olduğunu da vurgulayarak, bu kararın soykırım olup olmadığı ile değil, soykırım olup olmadığını tartışma özgürlüğüyle ilgili bir karar olduğuna dikkat çekti.
Okul kitapları için eyaletlere başvuru
Alman meclisinin kararında Ermeni soykırımının okul kitaplarında da yer alması teşvik ediliyor. Ancak federal sisteme sahip Almanya'da ders kitapları konusunda yetki eyaletlerde.
Almanya Türk Toplumu (TGD) kuruluşunun Başkanı Gökay Sofuoğlu da, konuyu eyalet eğitim bakanlıklarıyla görüşmenin daha etkili olacağını düşündüklerini belirterek, TGD'nin örgütlü bulunduğu eyaletlerde eğitim bakanlıklarından randevu talebinde bulunduklarını ve yanıt beklediklerini söyledi.
Alman meclis kararına karşı dava açılmasını meşru bulduğunu söyleyen Sofuoğlu, "Ama diğer taraftan da bu tasarının önümüzdeki dönemde birebir etkilerini azaltabilmek için siyasi çalışmaların da yapılıyor olması gerekiyor" diye konuştu.
"Brandenburg'da on yıldır okul kitaplarında"
Yeşiller partili eski milletvekili, avukat Memet Kılıç, 2005 yılında ilk olarak Brandenburg eyaletinin Ermeni soykırımını okul kitaplarına aldığını hatırlatıyor ve ekliyor: "Türkiye'nin büyük protestoları sonucu okul kitaplarından geri çıkardılar. Bunun üzerine tam da tarihçilerin Alman kamuoyunda ciddi bir tartışma başlatmaları üzerine Brandenburg üç ay sonra tekrar programına aldı. Yani 2005'ten bu yana Brandenburg'da bu ders olarak okutuluyor. Ayrıca Fransa'nın ders kitaplarına da 2012 yılında girdi. Orada da okutuluyor."
"Çocukları özgür düşünceye teşvik etmeliyiz"
Avukat Memet Kılıç, 2007 yılında Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletindeki bir şehirde Türkçe dil dersinin kaldırılması girişimine karşı açtıkları ve başarıyla sonuçlandırdıkları davayı hatırlatarak, ancak Ermeni soykırımının müfredata girmesi konusunda durumun farklı olduğunu kaydediyor. Kılıç bu görüşünü şöyle gerekçelendiriyor:
"Burada çok farklı bir nokta var. Tarihsel bir olgunun tartışılması, okullarda okutulup okutulmaması konusu tartışılacaktır. Bütün ciddi tarihçiler böyle bir soykırımın olduğu konusunda dünyada birleşiyorlar. Bu 'ispata gerek duyulmayan bir olgu' olarak artık dünyada kabul ediliyor. Almanya'daki ders sisteminin anlamı şudur: Çocukların özgür düşünmesini, farklı fikirlerle karşı karşıya kalmasını sağlamaya çalışır. Yani tek tip adam üretme istikametinde olan bir okul sistemi değil. Onun için bu sistem içinde sonuç almayacaktır."
Kılıç, çocukların değişik fikirleri duymalarında yarar olduğunu belirterek, "Olmuş bir olayı çocuklar öğrenmesin diye gayret edeceğimize, çocukların özgür düşünebilmelerini, tarihle yüzleşebilmelerini Türkiye'de de sağlamamız gerekir. Bu olursa Türkiye'nin önü açılır, aksi takdirde bu tür geri düşüncelerle Türkiye'nin yol alması bu dünyada artık mümkün olmaz" diye konuştu.
© Deutsche Welle Türkçe
Beklan Kulaksızoğlu