Suriye Lirası’ndaki kriz ve İdlib’de dram
13 Haziran 2020Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), Şam rejimi ile para ilişkisi içinde olan kişilere yaptırımı öngören Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası 17 Haziran‘da uygulamaya giriyor. Adını, Suriye’deki on binlerce kişiye yönelik insan hakları ihlallerini belgeleyen fotoğrafları dünya basınına sızdıran askerin kod isminden alan yasa, aralık ayında ABD Senatosu’ndan geçerek kabul edilmişti.
Yaptırımlar öngören yasanın yürürlüğe girmesinden önce ise Suriye Lirası’nda rekor değer kaybı yaşanması ve enflasyondaki artış ülkedeki hayatı daha da zorlaştırıyor. Deutsche Welle (DW), radikal İslamcı grupların son kalesi sayılan İdlib dahil ülkedeki durumu, bölgeden insanlarla bağlantı kurarak takip ediyor.
DW’nin Whatsapp üzerinden aylardır bağlantı içinde olduğu Mona, İdlib’de bir felaket yaşanmasından endişe duyduğunu bildiriyor. Mart ayında yürülüğe giren ateşkes ile insanların önce umutlandığını aktaran Mona, bu kırılgan ateşkesle oluşan umutların kısa sürede yerini endişeye bıraktığını, onu koronavirüs tedbirlerinin izlediğini, şimdiyse Suriye para biriminde yaşanan rekor değer kaybıyla insanların açlıkla karşı karşıya olduğunu bildiriyor. Bütün savaş süresince görmediği manzaralara son dönemde tanık olduklarını aktaran Mona, eczane ve fırınların önünde kuyruklar oluştuğunu, fiyatların ise rekor artış gösterdiğini aktarıyor. Genç kadın geçen sene 1 dolar 600 Suriye Lirası ederken şimdi 3 bin Suriye Lirası’nın ancak 1 dolar ettiğini kaydediyor.
Suriye Lirası’ndaki rekor değer kaybına ise savaştan önce de kötü olan ekonominin daha da kötüleşmesi, koronavirüsün yol açtığı olumsuz sonuçlar ve yakın ticari ilişki içinde olunan Lübnan'daki ekonomik kriz gerekçe gösteriliyor.
17 Haziran’da başlayacak yaptırımlar da etkili
DW ile aylardır iletişimde olan İdlibli Mona’ya göre, Suriye para birimindeki rekor değer kaybında 17 Haziran‘da yürürlüğe girecek olan Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası da etkili oluyor. Mona‘ya göre yaptırımlar doğru ve Esad yönetimini zayıflatacak, ancak onunla birlikte halk da bu kötüleşmeden payını alacak.
Mona gibi düşünen 48 yaşındaki hekim Semih Kadir de yaptırım yasasının sivil halkın durumunda da kötüleşmeye neden olacağı endişesini taşıyor. İnsanların, acılarının günün birinde biteceğine dair umutlarını kaybedeceğini belirten Mona, "Artık insanlar daha fazla endişeye sahip. Açlıktan korkuyor, savaşın yeniden alevlenmesinden ve sürülmekten korkuyor" diyor. Türkiye sınırına yakın Akrabat'taki bir ortopedi hastanesinde görev yapan doktor Kadir de yaptırımları destekliyor, ancak yaptırımların Esad’ı durduracağına inanmıyor.
İdlib’de protestolar düzenleniyor
Türkiye sınırındaki bir mülteci kampında kalan 25 yaşındaki Mohamed ise, DW’ye yolladığı sesli mesajlarında halihazırda zaten açlık sınırında yaşandığını ve artan enflasyon ile ülkenin tamamında durumun daha da kötüleşeceğinden emin olduğunu ifade ediyor.
Mona da son dönemde İdlib’de sık sık Heyet Tahrir El Şam'a (HTŞ) karşı gösteriler yaşandığını bildiriyor. Geceleri pencereyi açtığında öfkeli insanların hem HTŞ’ye hem de Şam yönetimine karşı tepkilerini ve nefretini bağırararak dile getirdiğini duyduklarını söylüyor. Mona, protestoların bir getirisi olacağına inanmasa da insanların elinden başka bir şeyin de gelmediğini belirtiyor.
Esther Felden, Birgitta Schuelke-Gill
© Deutsche Welle Türkçe