SZ: Batı'nın öldüğüne ilişkin haberler abartılı
17 Şubat 2020Münih Güvenlik Konferansı'nı değerlendiren Süddeutsche Zeitung, ABD Başkanı Donald Trump ile Avrupa arasında "Batı"ya bakış konusundaki farklılıkları ele alıyor.
"Mümkün olan her durumda Avrupalılar, uluslararası bir topluluk fikrini reddeden ABD ile işbirliği yapmaya çalışmak zorunda kalacaklar. Daha ağır bir yük üstlenerek, NATO'nun varlığını sürdürmesine de katkıda bulunmaları gerekecek. Aynı zamanda ABD'ye sıklıkla karşı koymaları gerekecek, özellikle Batı'nın ne olduğu konusundaki yorumları Trump'a bırakmamalılar. Bunun dışında izlenecek her yol Avrupa'ya içten zarar verecek, dışarıya karşı da her türlü inandırıcılıktan yoksun bırakacak. Bu zor olsa da tek yol. Batı'nın öldüğüne ilişkin haberler abartılı. Şimdilik."
Heidelberg'de yayımlanan Rhein-Neckar-Zeitung'daki yorumda da aynı konu işleniyor.
"ABD ile Avrupa arasında artan yabancılaşmanın derin, jeopolitiğe bağlı nedenleri var. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana ABD açısından Avrupa önemini yitirdi. Amerikan bakışına göre, Rusya ise gerçek bir tehdit olmaktan ziyade bir sıkıntı. ABD'nin petrol ithalatçılığından ihracatçılığına geçmesinden bu yana Ortadoğu'nun da önemi azaldı. Washington açısından tek kararlılık, kendi gücünü aşmaksızın gerçek rakibine odaklanmak: Çin. Avrupa, uzun vadede ABD'den bağımsızlaşmaktan kaçamayacak. Avrupa için Amerika elbette siyasi ve fikri olarak Rusya veya Çin'den daha yakın olacak, ama bağımsızlık uzun vadede kaçınılmaz olacak. Buna da ancak Avrupa Birliği'nin kendi içindeki bölünmeyi aşması halinde erişilebilecek. İşte bu şu sıralar Avrupa'nın gerçek sorunu."
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesindeki yorumda ise Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) içinde yaşanan yönetim krizinin Münih Güvenlik Konferansı kulislerinde de gündeme geldiğine dikkat çekiliyor.
Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde dış politikaya bugün olduğu gibi angaje olmadı. Dünya düzeninin sarsıldığı bir dönemde istikrarlı güçler önem taşıyor. Ancak Almanya'nın istikrarlılığı konusundaki kuşkular da artıyor. Bugüne kadar Almanya Federal Cumhuriyeti'nin istikrarının garantisi sayılan CDU içinde yaşanan yönetim krizi, Güvenlik Konferansı'nın kulislerindeki tartışmaları etkileyen bir konu oldu. Hristiyan Demokratların yönünü bulamamaması Batı'nın zayıfladığı tezine yeni bir kanıt oluşturuyor.
Almanya'da siyasetçiler, sığınmacılar ve Müslümanlara yönelik saldırı planları yaptıkları şüphesiyle aşırı sağcı bir terör örgütünün üyeleri tutuklandı. Neue Osnabrücker Zeitung'daki yorumda aşırı sağcı terör konusu işleniyor.
"Aşırı sağcılık potansiyeli çok büyük. Anayasayı Koruma Teşkilatı 24 bin 100 aşırı sağcı olduğunu tahmin ediyor. Bunların 12 bin 700'ü ise 'şiddet odaklı.' Bunun yanı sıra polise göre ağır şiddet eylemleri veya saldırı düzenleyebilecek çok sayıda tehdit oluşturan aşırı sağcı bulunuyor. Aşırı sağcıların yarattığı tehdit soruşturma tekniği açısından –çok uzun sürmüş olsa da- artık İslamcı terör tehdidi gibi ciddiye alınıyor. Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünün cinayetleri, Walter Lübcke'nin katledilmesi ve Halle'deki cinayetlerin ardından söylenebilecek tek şey; nihayet. Ancak yüzde yüz güvence yine de mümkün olmayacak, fakat mümkün olduğunca çok eylemin engellenebilmesi için vatandaşlar haklı olarak devletin yüzde yüz güvence vermesini bekliyor."
AFP,dpa/JD,TY
© Deutsche Welle Türkçe