1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Sebastian Kurz'un farklı Avrupası

18 Aralık 2017

Sağ partilerin kurduğu yeni Avusturya hükümeti ve Alman Sosyal Demokrat Partisi’ndeki yön arayışı Alman gazetelerinde öne çıkan yorumları oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/2pXpE
Österreich Sebastian Kurz in Wien
Fotoğraf: Reuters/L. Foeger

Süddeutsche Zeitung Avusturya'daki yeni koalisyon hükümetine şu satırları ayırmış:

"Yeni Avusturya hükümetinin Avrupa yanlısı politikaları benimseyeceği şeklindeki açıklamasıyla neyi kastettiğini anlamak zor. Çünkü bu tür bir politika farklı yorumlanıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in benimsedikleri ‘Avrupa' Macaristan Başbakanı Orban'ın ‘Avrupasına' hiç benzemiyor. Avusturya'nın genç Başbakanı Sebastian Kurz'un Orban'a yakın pozisyon alması beklenebilir. Hükümet programında yer alan ilkeleri akla sayısız soru getiriyor. Coğrafi konumu ve tarihi üzerinden köprü görevi üstlenmesi beklenen Avusturya'nın yeni hükümetiyle bu rolü oynayacağı kuşku götürür.”

Frankfurter Rundschau gazetesi muhafazakâr ve sağ popülist partiler koalisyonunun yöneteceği Avusturya'nın öncelikle göç politikasında sertleşeceğini yazıyor:

"Koalisyon ortakları rolleri paylaştı. Sağdaki Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) ülkenin bekçiliğini üstlenecek. Sınırdaki askerler ve ‘yabancılar polisi' aşırı sağcı partiden emir alacak. Mülteci adayları ‘barakalarda' toplanacak ve paraları ellerinden alınacak. Sınır dışı edilemeyenler çok az yardım alacaklarından hırsızlık yapmak zorunda kalacaklar. Bu kasıtlı uygulamayla yabancıların topluma entegre olamayacakları kanıtlanmak istenecek. Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) manevracı lideri Kurz kayırılan dostlar arasındaki bütün hukuk dışı aranjmanların koruyucusu olacak.”

Die Welt gazetesinin yorumunda yeni Avusturya hükümetinin uygulamalarının Avrupa Birliği prensipleriyle nasıl bağdaşacağını soruyor:

"Alman politikacılara tavsiyemiz serinkanlı olmalarıdır. Solun iddia ettiğinin aksine Avusturya uçurumun eşiğinde değildir. Muhafazakâr Alman politikacılarının öne sürdüklerinin aksine mülteci politikasında Almanya'nın izlemesi gereken örnek ülke de değildir. Avusturya kısıtlayıcı iltica politikasını sadece talep etmeyip, anayasasına ve Avrupa Birliği hukukuna uygun şekilde uygulama şansını da elde etmiş bir başbakana kavuştu. Avusturya hükümetinin bu politikayı nereye kadar götüreceğini ve mülteci krizinin çözümüne ne kadar katkıda bulunacağını izlemek enteresan olacak.”

Reutlinger General-Anzeiger gazetesi Almanya'daki ikinci koalisyon kurma denemesinin uzamasına değindiği yorumunda Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) eski Genel Başkanı Sigmar Gabriel'in son çıkışını değerlendiriyor:

"Sigmar Gariel'in büyük koalisyonu yenileme girişimi hakkında söyledikleri partisinin bölünmüşlüğünü gözler önüne seriyor. Eski genel başkan SPD'nin rotasını düzeltmesini, kimlik, öncü kültür ve yurt bilincinin tartışmaya açılmasını istiyor. İlk ağızda kimsenin Sosyal Demokratlarla özdeşleştiremeyeceği kavramları ortaya atıyor. Oysa kestirilebilir olmaktan uzaklaşmaya başlayan dünyamızda işini, kimliğini ve yurdunu kaybetmekten korkup kendine yön arayanlar artıyor. Onlara pusulayı ancak Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) verebilir. Gabriel bunu idrak etti. Ama bu öneriyi neden şimdi yapıyor? İki kanat arasındaki koalisyon arayışı başlamak üzereyken prensip tartışması başlatmanın zamanı mıydı? Gabriel bunun farkında. Ama aynı zamanda partisinin yalpaladığını ve Martin Schulz'un genel başkanlığının inandırıcı bulunmadığını da görüyor. Sırf gündeme konmak ve kendisinin daha iyi parti lideri olacağını göstermek için bunu yapıyor. SPD'yi kadrolaşma açısından zor günler bekliyor. Zirvedeki çekişme henüz bitmiş değil.”

dpa/AFP/AG/HS

© Deutsche Welle Türkçe