1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Toplumda artık farklı bölünmüşlükler var

2 Ekim 2016

Alman gazetelerinde hafta sonunda 3 Ekim 1990'da iki Almanya'nın yeniden birleştiği günden bu yana ülkenin geldiği noktaya dair yorumlar ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/2QoaB
Deutschland Dresden Vorbereitungen Feierlichkeiten Tag der Deutschen Einheit
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Kahnert

TÜR 0310 Presseschau - MP3-Stereo

Rheinpfalz am Sonntag'da yer alan yorumda Almanya'nın 2016'da bulunduğu konum itibariyle oldukça iyi durumda olduğu savunuluyor:

"Almanya dünya çapında saygı görüyor, ekonomik açıdan büyük bir güç konumunda, siyasi açıdan etkili ve artık hiç kimse için bir tehdit oluşturmuyor. 2016'da ülkenin uluslararası konumu oldukça iyi. Ülkede istihdam oranları da şu ana kadar hiç olmadığı kadar yüksek. İşsizlik oranı düşük, ekonomi ve ticaret giderek gelişiyor. Emekli maaşları artıyor.  Hatta Alman kadınlarının doğum oranı dahi sonunda yeniden yükselişe geçti. Almanların çoğu durumlarının iyi olduğunu söylüyor. Tabii geleceğe dair endişelere neden olan makul sebepler de yok değil: Örneğin Almanya'da eşitsizlik artıyor. Sığınmacıların ülkeye kabulü ve mültecilerin ülkeye uyumu sorunlara yol açmasının yanında, hayli yüklü meblağlara mal oluyor. Küreselleşme birçok belirsizliği beraberinde getiriyor. Terör tehlikesi giderek yakınlaşıyor. Ancak tüm bu sebepler sızlanmamıza neden olacak kadar kötü durumda olduğumuza işaret midir?”

Berliner Morgenpost ise özellikle son yaşanan olaylarla ülkede bayram havasından giderek uzaklaşıldığı görüşünde:

"Almanya ‘Birleşme Bayramını' kutluyor. Bugünü temsilen tarihten gelen o tarifsiz sevinç dalgası ise çoktan uçup gitti. Bu sevinç dalgası sonrası gelen ayılmayla beklentiler ve verilen sözler ışığında endişe ve korkular bayram havasını bulandırıyor. Merkezi kutlamaların Sachsen Eyalet Temsilciler Meclisi başkanlığını üstelendiği için Dresden'da düzenleniyor olması ise bayram havasından daha da uzaklaşılmasına neden oluyor. Tam da şu ortamda, tam da Dresden… Pegida, yabancı düşmanlığı ya da son zamanlarda düzenlenen bombalı saldırılar iyimserliği zorlaştırıyor. Bu yıl 3 Ekim kutlamaları bu ülkenin nerede durduğu ve hangi değerleri benimsediği üzerine bir tartışma başlamasına vesile olmalı. Tabii buna Almanların birleşmeden bu yana nereye ulaştıklarına dair bir değerlendirme de dahil.”

Der Tagesspiegel birleşmeden bu yana fikirlerini özgürce ifade edebildiğine inanan Alman vatandaşlarının sayısındaki düşüşe dikkat çekiyor:

"Eskiden açıkça yürütülen tartışmalara pek rastlanmazdı. Batılılarla Doğulular hislerinden, dargınlıklarından ve farklılıklarından korkan bir profil çiziyordu. Yine de Almanların yüzde 78'i fikirlerini açıkça ifade edebildikleri görüşündeydi. Ne var ki bu değere sahip olduklarına inanların sayısı bugün yüzde 57 ile tarihi bir düşüş yaşadı.  Bu da keskin bir biçimde tabulaştırılan kamusal söylemin ne derece ciddiye alındığını gösteriyor. Yüz binlerce sığınmacının kabul edilmesi tecrübesi de bu sürece katkıda bulundu.”

Süddeutsche Zeitung ise Alman toplumunun günümüzde sınıfsal nedenlerle bölünmüşlüğüne dikkat çeken bir sosyolojik analize yer veriyor:

‘‘Bugün artık Almanya'yı ikiye ayıran koca bir yarıktan bahsetmek mümkün değil. Zira günümüzde çatlaklar başka biçimlerde ortaya çıkıyor. Bu yarıklar yukarıdan aşağıya ya da soldan sağa keskin bir biçimde ilerlemiyor ya da farklı toplum sistemlerini ortadan ikiye ayırmıyorlar. Artık mevzu bahis olan bir yarık ve çatlaklar ağı. İşte bu ağ, ülkeyi ve toplumu bölüp paramparça ediyor. Kâh şurada kâh burada bu parçalanmışlıkları görmek mümkün. Almanya'nın her yerinde paramparça olmuş ya da kendini öyle hisseden yüz binlerce insan var ve bu insanların azımsanmayacak sayıda bir kısmı da dünyaya nefretlerini kusmaktan çekinmiyorlar. Küreselleşmenin kazanan ve kaybedenlerinden bahsetmek mümkün. Yeni bir toplumsal ayrışma mevcut: yükselme şansı bulunmayan ve oldukça az kazanan bir hizmet sektörü proletaryasının eski sanayi proletaryasından farklı olarak güçlü bir temsil gücü de yok. Sosyolog Heinz Bude'nin analiz ettiği gibi bu yeni proletarya daha fazla kadından oluşuyor, etnik açıdan daha homojen ve niteliksel açıdan daha belirsiz.''

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Sinem Özdemir