SZ: Trump ve Putin'in ortak amacı AB'yi zayıflatmak
29 Haziran 2018Neue Osnabrücker Zeitung Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Brüksel'de devam etmekte olan Avrupa Birliği (AB) zirvesindeki pozisyonuna şu satırlarla değiniyor:
"Kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Bavyera eyalet seçimlerinde oylarını arttırabilmek için Başbakan Merkel'i baskı altına aldı. Acil sorunlara çözüm bulma arayışı çoktan geride kaldı. Çünkü Almanya ve Avrupa'nın mülteci istilasına uğradığı izleniminin aksine Avrupa'ya ayak basan mülteci adaylarının sayısı oldukça azaldı. AB ülkeleri arasında varılacak uzlaşmanın faturası kabarık olacak. AB'nin dış sınırlarının korunması ve pahalıya mal olacak. Mültecilerin geri gönderileceği ülkelere yüklü yardım yapılması gerekecek. Aynı zamanda Almanya'daki koalisyon hükümeti ve AB ülkeleri arasındaki işbirliği de tehlikede. CSU'nun seçim hesapları için bütün bunlara değer mi?"
Stuttgarter Zeitung gazetesi AB devlet ve hükümet başkanları zirvesini konu alan yorumunda Avrupa ülkelerinin tek yumruk olmaları gerektiğine işaret ediyor:
"AB ancak devlet ve hükümet liderleri küreselleşmiş dünyada kol kola girmeleri gerektiğini idrak ettikleri takdirde kurtarılabilir. Mülteci akını, ticaret savaşları tehlikesi ve Rusya Devlet Başkanı Putin'den kaynaklanan dış tehditler karşısında aklın gösterebileceği tek yol 'kenetlenme' olabilir."
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ilk kez bir ikili zirve buluşmasında bir araya gelecekleri açıklandı. Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda zirve gündemindeki konuların Avrupa'nın güvenliğini doğrudan ilgilendirdiğine dikkat çekiyor:
"İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez iki süper güç Avrupa'yı zayıf düşürmek isteyen liderler tarafından yönetiliyor. Nedenleri farklı da olsa, aynı hedefte birleşiyorlar. Trump ticareti, Putin ise jeopolitiği öne çıkarsa da, attıkları adımların etkisi aynı oluyor. İki milliyetçi devlet lideri de karşılıklı ilişkileri görüşürken, müttefiklerinin ve ticari ortaklarının gereksinimlerine kulak asmayacaktır. Öncelikle Ukrayna'daki durum sorun çıkarabilir. Trump Ukrayna politikasında, inandığından olmasa da şimdiye kadar selefinin çizgisinden ayrılmadı. Putin'in komşu ülkeye el atmasını kolaylaştıracak her türlü anlaşma Avrupa'nın güvenliğini tehlikeye sokar."
Süddeutsche Zeitung'un 'Korkunç İkili' başlığıyla yayımladığı yorumda da Putin ile Trump arasındaki pazarlığın AB'yi dezavantaja uğratabileceği belirtiliyor:
"Avrupa Trump–Putin zirvesini 'küçük bir tamam, büyük bir ama' ile değerlendirmeli. Tamam, çünkü en büyük iki süper gücün liderlerinin aralarındaki anlaşmazlık konularını görüşmeleri prensipte iyi olur. Ukrayna ve Suriye ancak Washington ile Moskova'nın katkılarıyla barışa kavuşturulabilir. Silahlanma yarışı da ancak ABD ile Rusya arasında asgari güven ortamı yaratılmasıyla önlenebilir. Mesele bir ABD Başkanının Putin ile buluşacak olması değil, bu buluşmada ABD'yi Trump'ın temsil edecek olması. Daha önceki zirvelerde Beyaz Saray'ın patronu bütün Batıyı temsil ederdi. Donald Trump ise artık ortaklarının çıkarlarını temsil etmiyor. Aksine o da Putin gibi saldırgan milliyetçi politikasıyla AB'yi zayıflatmayı amaçlıyor. Daha önceleri böyle bir şey söz konusu olamazdı. AB, Rusya ve ABD'nin kendine danışmadan ve AB'nin çıkarlarını gözetmeden anlaşmaya varabileceklerini hesaba katmalı. Helsinki zirvesi son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir."
DW/AG,ÖA
© Deutsche Welle Türkçe