Türk imamlar casusluk mu yaptı?
12 Ocak 2017Almanya’da Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği (DİTİB) camilerinde görevli üç imamın, Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilgili Ankara’ya bilgi notları gönderdiği DİTİB tarafından doğrulandı.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan DİTİB Genel Sekreteri Bekir Alboğa, bu imamların hata yaptığını, bundan üzüntü duyduklarını söylerken, imamlara yöneltilen “casusluk” suçlamalarını ise reddetti.
Alboğa’nın açıklamalarını yeterli bulmayan Alman siyasetçiler ise iddiaların daha ayrıntılı bir şekilde araştırılmasını talep ediyor.
Sol Parti’den sınır dışı çıkışı
DW Türkçe’ye konuşan Sol Parti’nin Federal Meclis Grup Başkanı Sahra Wagenknecht, “Erdoğan’ın ajanları sınır dışı edilmeli” dedi.
“Türk ajanlarının, Almanya’da dini özgürlükleri istismar ederek bir diktatörlük olan Erdoğan rejimine çalışmaları bir skandaldır” diyen Wagenknecht sözlerini şöyle sürdürdü: “DİTİB imamlarıyla ilgili bu itiraf üzerine artık İçişleri Bakanlığı’nın harekete geçmesi gerekmekte. DİTİB ile işbirliğine derhal son verilmeli. Türk despotun DİTİB temsilcileri aracılığıyla okullarımızın sınıflarına kadar girmesine izin verilemez. Sol Parti, Erdoğan’ın ajanlarının sınır dışı edilmesini talep etmektedir.”
Beck: Diyanet için istihbarat faaliyeti
Muhalefetteki Yeşiller Partisi’nin milletvekillerinden Volker Beck ise, “DİTİB’de yanlışlıkla casusluk mu yapılıyor? Bu iddiayı gerçekçi bulmuyorum” diyerek Alboğa’nın açıklamalarını eleştirdi.
DİTİB imamlarına yöneltilen casusluk iddiaları üzerine geçen ay Federal Başsavcılık’a suç duyurusunda bulunan Beck, iddialarda adı geçen kişilerin isimlerinin DİTİB tarafından başsavcılığa verilmesini istedi. Alman millektvekili, “DİTİB’deki casusluk, Milli İstihbarat Teşkilatı için değil Diyanet İşleri Başkanlığı için bir istihbarat faaliyeti gibi görünüyor. İstihbarat örgütü olmadan istihbarat örgütü gibi hareket eden bağımsız bir yapı söz konusu” görüşünü dile getirdi.
Alboğa: Casusluk değil, imamların hatası
DİTİB Genel Sekreteri Bekir Alboğa, casusluk iddialarının gerçeği yansıtmadığını söylerken, “1000 imamdan sadece üç imam, bir hata sonucu, iyi bir şey yaptıklarını düşünerek, muhatap olmadıkları bir konuda kendilerini muhatap zannedip bilgi paylaşmışlar” dedi.
DİTİB’in haksız suçlamalarla karşı karşıya kaldığını, böyle bir olayın yaşanmış olmasından üzüntü duyduklarını söyleyen Alboğa, olayın şu şekilde gerçekleştiğini anlattı: “Diyanet İşleri Başkanlığı Dışişleri Dairesi Başkanı, 9. Avrasya İslam Şurası’nda radikalizm ile mücadele ile ilgili bir sunum yapmaya hazırlandığı sırada, bilgi toplamak amacıyla din ataşelerine yazı gönderiyor. Orta Asya’da bildiğiniz üzere FETÖ hareketi çok yaygın olduğu için bu konuda yapacağı sunum için bilgi toplamak istiyor. Ataşelere giden yazı bazı imamlarımızın eline geçiyor. Kendilerini muhatap görmüş iyi bir şey yaptıklarını düşünerek, bilgilendirme amacıyla bulundukları yerlerdeki dershaneler ile oralarda hizmet verenlerin isimlerini bilgi olarak göndermişler.”
Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, Almanya’da DİTİB’e iletilmiş yazılı, resmi bir bilgilendirme talebinin olmadığının altını çizen Alboğa şöyle devam etti: “Bize Diyanet’ten böyle bir talep gelmiyor zaten. Ama buna rağmen biz konuyla ilgili bilgi sahibi olur olmaz imamlarımıza, görevlilerimize ‘bu işin muhatabı siz değilsiniz, biz DİTİB olarak bu konuda bir şey yapmayacağız’ dedik. Bu mesajımızın ulaşmadığı üç imamız iyi bir şey yaptıklarını zannederek kendilerini muhatap görerek bilgi göndermişler. Ama bu herhangi bir istihbarat faaliyet değil. Devlete, devletin kurumlarına istihbarat amaçlı gönderilmiş bilgiler değil, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bilgi toplama arzusuna kendilerini muhatap görüp bilgi paylaşmışlar. Önemli olan nokta şu: Diyanet bizden böyle bir talepte bulunmadı. Biz DİTİB olarak, camilerimizde çalışan görevlilerimizden böyle bir talepte bulunmadık. Bu bizim işimiz değil, bir din görevlisinin görevi zaten belli. İşimiz namaz kıldırmak, öğrencilere kuran öğretmek, cemaate İslam’ı anlatmak, cenaze namazı kıldırmak, nikâh kıymak. Bunlar dışında bir görevi yoktur.”
İmamların sınır dışı edilmesi çağrıları yükselirken Berlin kulislerinde ilgili üç imamın Almanya’daki görevlerine son verilmesi gerektiği ağırlık kazanıyor. DİTİB ise bu konuda sessizliğini koruyor. Alboğa, yönetim kurulunda atılacak adımların istişare edilmekte olduğunu belirterek, “önümüzdeki günlerde atılacak adımlar konusunda kamuoyunu bilgilendireceğiz” demekle yetindi.
“Dini cemaat karakterimizi korumakta kararlıyız”
Almanya genelinde yaklaşık 900 cami derneğini bir araya getiren DİTİB, dinler arası diyalog ve uyum konularındaki faaliyetleriyle ülkedeki en büyük İslami kuruluş.
DİTİB’in bir Alman kuruluşu olduğunu, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ile paydaş olarak birlikte çalıştıklarını söyleyen Alboğa, “Biz bir Alman çatı örgütüyüz. Her siyasi partiye eşit mesafedeyiz. Herhangi bir siyasi partinin propagandasını asla yapmadık, dini cemaat karakterimizi korumakta kararlıyız” görüşünü kaydetti.
DİTİB’in uyum konusunda büyük çabalar gösterdiğini, kamuoyunda haksız eleştirilerle karşı karşıya kalmaktan dolayı üzgün olduklarını belirten Alboğa, şunları kaydetti:
“Radikalizm konusundaki hassasiyetimizde herhangi bir azalma olmadı. Hutbelerimize, din görevlilerimizin vaazlarına dikkat ediyoruz. Bertelsmann Vakfı’nın yayınlamış olduğu araştırmaya göre Almanya’da yaşayan Sünni Müslümanların yüzde 88’i demokrasiyi en doğru siyasi sistem olarak görmekte. Böyle bir neticenin alınmasında DİTİB camilerindeki hizmetin çok büyük bir payı vardır.”
“Kapılarımız herkese açık”
DİTİB, Almanya’da dernekler yasasına bağlı olarak faaliyet gösterse de, Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın DİTİB üzerindeki etkisi, Alman siyasetçilerin sert eleştirilerine yol açıyor. Alman siyasiler, Türkiye’deki siyasi tartışmaların ve gerilimlerin, DİTİB üzerinden Almanya’ya yansımasından da endişe duyuyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’nin terör örgütü ilan ettiği Gülen hareketinin Almanya’daki mensupları, son aylarda DİTİB camilerine alınmadıklarını ve hedef alındılarını söylüyor.
Alboğa, suçlamaların gerçek dışı olduğunu ifade ederken, “Herkes camilerimize gelip, ibadet yapabilir. Bizim camilerimiz ziyaret etmek ya da namaz kılmak isteyen herkese kapıları açık mabetlerdir” dedi.
Yaptıkları hizmet içi eğitim programlarda imamları bilinçlendirdiklerini anlatan Alboğa, “Bu programlarda toplumda tartışılan konuları gündeme getirerek imamlarımızın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hassas olmalarını, siyasi konularda camilerimizi istismar etmek isteyenlere karşı dikkatli olmaları gerektiğini aktarıyoruz” dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Değer Akal