2 trilyon dolarlık şüpheli fonlar dünyaya nasıl saçıldı?
20 Eylül 2020Oğlunu uyuşturucuya kurban veren bir anne, gemi yangınında kardeşini kaybeden bir kız kardeş ya da birikimlerini dolandırıcılara kaptıran aileler… Mağdurlar, çoğu zaman acılarının arka planında aklanan kirli paraların olabileceğini tahmin edemezler.
Koronavirüs salgını hayatları ve ekonomileri tehdit ederken, kirli paranın kontrolsüz hareketi acil bir tehdit olarak görülmeyebilir. Ancak bu sorun, yaşanan krizlerle derin bir bağlantı içeriyor: Uyuşturucu tacirleri, kaçakçılar ve dolandırıcılar, kârlarını yetkililerden saklayarak haksız kazandıkları servetlerini artırıyor. Yolsuz politikacılar ve yasadışı aktörler güç kazanırken, hükümetler krizlerle mücadele için yeterli kaynağa ulaşamıyor. Bunun sıradan insanların yaşamları üzerinde büyük bir etkisi var.
BuzzFeed News tarafından elde edilen, kâr amacı gütmeyen bir haber kuruluşu ve küresel bir araştırmacı gazeteciler ağı olan International Consortium of Investigative Journalists (ICIJ) ile paylaşılan gizli mali kayıtlar, toplamı 2 trilyon doları aşan şüpheli fonların dünya geneline nasıl yayıldığını gösteriyor.
Bankaların başarısızlığı
Şüpheli eylem bildirimleri veya SAR olarak bilinen dosyalar, politikacıların, oligarkların, yasa dışı yollarla yaptırımları delen dolandırıcıların ya da onlara hizmet eden bankacıların dünyadaki suç, yolsuzluk ve eşitsizliğin artmasında oynadığı rolü ortaya koyuyor. Bankaların ve diğer finans kurumlarının yasa dışı para akışını engellemekteki başarısızlığının, suçları nasıl teşvik ettiğini anlatıyor.
"Parayı aklayan suçluların kendileri değil. Bu yüzden bankaların rolü gerçekten önemli çünkü onlar paranın ülkelerinden güzel ve güvenli bir yere taşınmasını sağlayan sistem" diyen kara para aklama uzmanı Graham Barrow, ICIJ’e açıklamalarda bulundu: "Sonuçta hepimiz bunun bedelini ödüyoruz. Çünkü bu para bizim vergilerimizden geliyor ve iyi ulaşım, iyi okullar ve iyi bir sağlık hizmeti sağlamak için harcanmalı. Toplum olarak bu konuda bir şeyler yapmamız gerekiyor."
ICIJ, BuzzFeed News ve medya ortakları, finans kuruluşları tarafından ABD Hazine Bakanlığı’nın bir parçası olan Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan 2 bin 100’den fazla şüpheli eylem bildirimini araştırdı. Ekip ayrıca, raporlama süreci sırasında bilgi edinme talepleri ve diğer kaynaklar yoluyla elde ettiği, finansal kurumlara bağlantılar içeren 17 bin 600 kayda erişim sağladı.
Yoğun teknik bilgi içeren bu raporlar, şimdiye kadar sızdırılan en ayrıntılı ABD Hazine kayıtları. HSBC, Deutsche Bank, JPMorgan Chase ve Barclays dahil olmak üzere büyük bankalar tarafından işlenen ödemeleri açıklıyor.
SAR’lar mutlaka bir suistimal ya da bir suçun kanıtı değil. Bankalarda uyum görevlileri olarak bilinen, finansal suçların ayırt edici özelliklerini taşıyan geçmiş işlemleri veya yüksek risk profiline sahip müşterilerin ya da geçmişte kanunla karşılaşan müşterilerin işlemlerini raporlayan gözlemcilerin görüşlerini yansıtıyor.
FinCEN dosyalarındaki SAR’lar çoğunlukla birkaç büyük banka tarafından dosyalandı. İncelenen dönemde Deutsche Bank 982, Bank of New York Mellon 325, Standard Chartered Bank 232, JP Morgan Chase 107, Barclays 104 ve HSBC 73 SAR raporunu FinCEN’e sundu. Ve bu altı banka sızıntılardaki tüm SAR’ların yüzde 85’inden fazlasını doldurdular. BuzzFeed News’e göre FinCEN, 2011 ile 2017 arasında 12 milyondan fazla ve yalnızca 2019’da iki milyondan fazla SAR aldı.
88 ülkeden dört yüz gazeteci sızdırılan kayıtları araştırdı ve işlemler çoğu zaman sadece bir isim veya tek bir adrese çıktı. Kaynaklardan ek belgeleri araştırmak, mahkeme ve arşiv kayıtlarını okumak, suç mağdurları ile görüşmek ve 1999 ile 2017 arasında gerçekleşen milyonlarca işlemle ilgili verileri incelemek için 16 ay harcadılar.
Siyasi figürler
Belgelerde yer alan düzinelerce siyasi figür arasında dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığından mahkum olan, Donald Trump’ın eski kampanya yöneticisi Paul Manafort da bulunuyor. JPMorgan’ın FinCEN’e sunduğu SAR’a göre banka, Eylül 2017 gibi yakın tarihe kadar Manafort ile ortaklarının paravan şirketleri arasındaki para transferlerini aktarmaya devam etti. Transferler, Manafort’un Rusya bağlantılı Ukraynalı yetkililerle olan bağlarının ve kara para aklama şüphesinin geniş çapta bildirilmesinden çok sonra gerçekleşti.
Ayrıca SAR’lar, 2017’de İran’ın yaptırımlardan kaçmasına yardım ettiği için ABD federal mahkemesinde suçunu kabul eden İranlı-Türk altın tüccarı Reza Zarrab ve ağının transferlerinin ABD bankalarından nasıl geçtiğini ortaya koyuyor. Haziran 2016’da, Zarrab’ın Disneyland’e giderken tutuklanmasından üç ay sonra, Standard Chartered Bank, Zarrab ve Zarrab’la ilişkili kişi ve şirketlerle ilgili on yıllık banka işlemleri hakkında bir dizi şüpheli faaliyet raporu sundu. Banka, Zarrab’ın ağına bağlı olduğunu saptadığı tüzel kişiler tarafından 2016’da yapılan 133 milyon dolarlık işlemi listeledi.
FinCEN Files araştırmasında yer alan düzinelerce hikaye, küresel bankalar aracılığıyla yabancı sermayelerden yalnızca kağıt üzerinde var olan şirketlere, oligarklara ve despotlara yapılan para transferlerinin izini sürüyor.
ABD hükümetine ait gizli belgeleri içeren sızıntılar, JPMorgan, HSBC, Deutsche Bank, Standard Chartered ve diğer büyük bankaların despotlar ve hırsızlar için şaşırtıcı meblağlarda yasa dışı nakit para aktardıklarını ortaya koyuyor. Bu durum, düzenleyici sistemin küresel kara para aklamayı durdurma konusunda ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.
Türkiye’yi içeren işlemler
FinCEN’e sunulan raporlarda, ABD bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapan Türk bankaların da adı geçiyor. ICIJ’ın analiz ettiği FinCEN kayıtlarında, Türkiye’deki banka hesaplarının gönderici ya da alıcı olduğu 538 işlem ‘şüpheli’ olarak işaretlendi. Toplamda 70 milyon doları geçen şüpheli fon Türkiye’deki banka hesaplarına geldi. Türkiye’den yurtdışına ise yaklaşık 71 milyon dolarlık şüpheli havale yapıldı.
FinCEN Files araştırmasının medya ortakları arasında Fransa’dan Le Monde, The Indian Express, İtalyan L’Espresso, Japonya’dan Asahi Shimbun, Kolombiya’dan El Espectador / CONNECTAS, Venezuela’dan Armando.info, Pakistan’dan The News, Nijerya’dan Premium Times ve Tunus’tan Inkyfada bulunuyor. NBC, British Broadcasting Corporation, Australian Broadcasting Corporation, Canadian Broadcasting Corporation, SVT Swedish TV, Almanya’dan NDR, WDR ve Finlandiya’dan Yle ilgili yayıncılar arasında yer alıyor. Alman Süddeutsche Zeitung, The Irish Times, Polonya’dan Gazeta Wyborcza, Hollandalı Trouw ve Financieele Dagblad, Rise Romania, İsviçre’den Tamedia, İspanya’dan El Confidencial, La Sexta ve Norveç’ten Aftenposten Avrupalı ortaklardan sadece birkaçı. Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi (OCCRP), Arjantin’den La Nación, Perfil ve Infobae, Brezilya’dan Revista Piauí, Época ve Poder 360 projede iş birliği yapılan kuruluşlar arasında bulunuyor.
Kaynak hakkında yorum yapılmadı
BuzzFeed News’e göre, kayıtların bir kısmı, 2016 ABD başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahalesine yönelik ABD kongre komitesi tarafından yürütülen soruşturmaların bir parçası olarak toplanırken, diğerleri kolluk kuvvetlerinden FinCEN’e yapılan talepler üzerine toplandı.
BuzzFeed News, kaynağın kimliği hakkında yorum yapmadı.
Şüpheli faaliyet raporlarını ifşa ettiği için komplo kurmakla suçlanan FinCEN çalışanı Natalie Mayflower Sours Edwards, Ocak ayında hakkındaki suçlamayı kabul etmişti. Savcılar, ifşa ettiği materyalin yaklaşık 12 makalede yer aldığını söylemişlerdi. Savcılar makalelerin yayımlandığı yayının adını vermeseler de, başlıklar ve tarihler BuzzFeed News tarafından yayımlanan makalelere karşılık gelmişti.
Ocak ayında yapılan duruşmada Edwards’ın avukatı olan Marc Agnifilo, Edwards’ın belgeleri ifşa etmekteki niyetinin iyi olduğunu söylemişti.
Artık Edwards’ın avukatı olmayan Agnifilo, mahkemede, "(Edwards) Devlet kurumlarının, bazı kritik gerçekler karşısında sorumluluğunu yerine getirmediği görüşündeydi. Hükümet yetkililerinin bunu doğru şekilde ele alacağına güvenmediği için medyaya başvurdu" demişti.
FinCEN ifşayı kınadı
FinCEN, SAR’ların içeriği hakkında yorum yapmayı reddederek belgelerin sızdırılmasını kınadı.
FinCEN, BuzzFeed News'e yaptığı açıklamada, SAR’ların yetkisiz ifşasının, içerdiği bilgiler nedeniyle devam eden veya gelecekteki kolluk soruşturmalarını kesintiye uğratabileceğini belirtti. Suç aktörlerinin bir soruşturmanın veya potansiyel soruşturmanın varlığını öğrenerek ilgili kanıtları elden çıkarmasına izin verebileceğini, tanıkları ve mağdurları fiziksel olarak zarar görme riskine sokabileceğini kaydetti. FinCEN, "Dahası, bu tür yetkisiz ifşalar, SAR’ları dosyalayan kurumlar üzerinde caydırıcı bir etkiye sahiptir. Kurumlar, müşterilerinin ve çalışanlarının güvenliği ve mahremiyetiyle ilgili anlaşılır bir şekilde endişelenebilir ve hukuka aykırı bir şekilde kamuya açıklanacağı korkusuyla yasal kovuşturmaya neden olacak bilgileri FinCEN’e bildirmeye daha az istekli olabilir" ifadelerini kullandı.
ABD Adalet Bakanlığı Ceza Dairesi Sözcüsü Matt Lloyd ise ICIJ’e şunları söyledi: "Adalet Bakanlığı, çalışmasının arkasında duruyor ve bulduğumuz her yerde kara para aklama dahil olmak üzere mali suçları agresif bir şekilde soruşturma ve kovuşturma konusunda kararlılığını sürdürüyor."
Katkıda bulunanlar: Will Fitzgibbon, Emilia Diaz-Struck ve diğer ICIJ ortakları.
Pelin Ünker
© Deutsche Welle Türkçe