Tunus'ta milli birlik hükümeti kuruldu
17 Ocak 2011Sabık rejimin demokrasi ve çoğulculuk yolunda göstermelik tavizler verebileceği endişesi yaygın. Tunuslular devrik liderin çevresindeki odakların, iktidar ve imtiyazlarını koruyabilmek için siyasi hilelere başvurup huzursuzluğu körüklemesinden çekiniyor.
Tunus’taki İslamcı akımların gelecekte nasıl bir rol oynayacağı da merak ediliyor. Protesto eylemleri sırasında diğer muhalefet grupları gibi İslamcılar da ikinci planda kalmıştı.
Londra’da yaşayan dinci Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi hafta sonunda, arasında akrabalık bağı bulunmayan Başbakan Muhammed Gannuşi’nin kuracağı milli birlik hükümetinde görev almaya hazır olduğunu duyurmuştu.
Tunus’tan yapılan resmî açıklamalarda, parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerine kadar görevde kalacak olan milli birlik hükümetinde bütün siyasi partilerin temsil edileceği belirtiliyor.
Bin Ali aleyhindeki harekette önemli rol oynayan muhafazakar ve liberal akımlar arasında anlaşmazlık çıkmasından endişe ediliyor.
İslamcılık endişesi
Tunuslu gazeteci Tevfik Ayahi İslamcıların şeriat devleti kurmak istedikleri görüşünde. Ayahi, 'Yeniden Doğuş Partisi’nde anayasanın yürürlükten kaldırılmasını isteyen bir kanat var.
Geçici hükümeti ve devlet kurumlarını tanımaya yanaşmayan bu grup, cumhuriyet ilkeleriyle bağdaşmayan bir rejimden yana çıkabilir', dedi.
Siyasi partiler uzmanı Raşit Kahana dinci partileri yasaklayan anayasa maddesinin değiştirilebileceğini ve Yeniden Doğuş Partisi’nin ülkenin geleceğiyle ilgili görüşmelere dahil edilebileceğini belirtiyor.
Kahana parti sempatizanlarının büyük bölümünün ise radikal siyasi görüşlerden uzak olduğunu da söylüyor. Yeniden Doğuş Partisi'nin son beş yılda laik çevrelerle sürekli diyalog halinde olduğunu belirten Kahana, diyalog sürecinde,Türkiye örneğine benzeyen bir siyasi programın ağırlık kazandığını, sözlerine ekliyor.
Halk milisleri devrede
Başkent Tunus sakinlerinin kaos ortamındaki muhtemel yağmalama eylemlerine karşı organize olduğu dikkat çekiyor. Ordu ve polis ülke genelinde kontrolü sağlama çabalarını sürdürürken, özellikle polisle güvenmeyen halk kendi imkanlarıyla can ve mal güvenliğini sağlamak için harekete geçti.
Semt sakinleri bıçak, balta, demir çubuk ve sopalarla hem yağmacılara ve hem de polisten gelebilecek muhtemel saldırılara karşı kendini koruyor. Bazı bölgelerde barikatlar kurularak devriyeler oluşturuldu.
Suudi Arabistan’a kaçan Bin Ali'nin eski korumaları güvenlik birimlerince etkisiz hale getirildi. Alman Hans Seidel vakfının Mağrip temsilcisi Jürgen Theres sivillerdeki silahlı örgütlenmenin ordu ve polis ile karşılıklı dayanışma içinde olmasını ümit verici bir gelişme şeklinde tanımlıyor.
'Avrupa rengini belli etsin'
Yıllardır Tunus’ta yaşayan Teheres iktidarın anayasaya uygun bir şekilde el değiştirmesinden ve halk devriminden son derece etkilenmiş.
Alman kalkınma yardımı uzmanı Tunus’taki demokratik devrimin şimdiye kadar Avrupa tarafından takdir edilmemiş olmasından üzüntü duyduğunu ve Avrupa'nın, demokratların yanında olduğunu ve bu küçük ülkeyi destekleyeceğini açıkça göstermesi gerektiğgini vurguladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle bu yöndeki ilk adımı atarak, durumun karmaşık olduğu Tunus’un demokrasi ve çoğulculukta karar kılması durumunda Avrupa Birliği’nin desteğinden emin olabileceğini söyledi.
Westerwelle, 'Bu büyük değişim iyi değerlendirilir ve demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti temeline dayalı bir yapılanma egemen olursa, Tunus istikrarlı gelişme şansına kavuşur. Tunus’un demokrasiye geçmesi için bütün siyasi imkanlarımızı kullanacağız', dedi.
Avrupa Birliği’nin Brüksel’deki merkezinden yapılan açıklamada da bu Akdeniz ülkesinin demokrasiye geçişinin destekleneceğine ve erken seçim hazırlıklarına yardımcı olunacağı kaydedildi.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/Ajanslar/A.Günaltay
Editör: Murat Çelikkafa