Türkiye'deki gençler ve iklim mücadelesi
6 Ekim 2019İsveçli aktivist Greta Thunberg'in başlattığı Gelecek için Cumalar adlı iklim grevi dünya çapında ses getiriyor. Birçok ülkede öğrenciler, Greta’nın çağrısına kulak vererek, sokaklara dökülüyor.
Türkiye’de de bu rolü, 11 yaşındaki genç aktivist Atlas Sarrafoğlu üstlendi. Ancak iklim değişikliğine karşı mücadele eylemine Türkiye'de katılanların sayısı diğer ülkelere göre oldukça cılız kalıyor. Bunun nedenlerini araştırdık.
İklim krizinde ülke politikası
Türkiye'de iklim koruma bilincinin gelişmesi için öncellikle iklim değişikliğinin sosyal politikalar içinde içselleştirilmesi gerekiyor. Türkiye OECD üyeleri arasında 1990 yılı itibariyle en fazla kişi başı emisyonlarını arttıran ülke konumunda. 2019 itibariyle kişi başına düşen sera gazı emisyonları 6.6 tona ulaştı.
Bu oran dünya ortalamasının üzerinde ve artmaya devam ediyor. Türkiye'de birincil enerji arzınının %88'ini fosil yakıtlar oluşturuyor. Türkiye'nin karbon ayak izi artarken acil iklim koruma önlemleri alınması gerekiyor.
Stockholm Kraliyet Teknoloji Enstitüsü'nde iklim değişikliği çalışmalarını yürüten akademisyen Ethemcan Turhan, "Türk hükümetinin derhal sözün ötesine geçerek somut bir eylem gerçekleştirmesi gerekiyor. Paris Anlaşmasına taraf olmak başlı başına yeterli bir eylem değil. Ama taraf olmak bir niyet göstergesi. Türkiye’nin şu ana kadar iklim siyasetinde rolü ya arka planda durmak ya kendi özel koşulları olduğunu söyleyip somut adım atmamak" diye konuşuyor.
Soruna ancak somut önlemler alınarak ve siyasetin bu konuda net bir tutum sergilemesiyle çözüm getirilebilir. Devletin iklim politikası sayesinde de çocuk ve gençlerde çevre bilinci çok daha fazla olacak.
"Anne babaların iklim krizindeki rolü"
İklim ve çevre konusunda çocukların bilinçlenmesi için anne babalara önemli bir görev düşüyor. Aileler çocuklarını bu konuda bilgilendirse de genel manzaraya bakıldığında bu çocuklar azınlıkta kalıyor çünkü öncelikle ebeveynlerin iklim değişikliğine dair bilinçlenmesi gerekiyor.
Atlas Sarrafoğlu, genç aktivistler arasında önemli bir örnek. Atlas'ın iklim krizindeki duyarlılığına annesi Nil Sarrafoğlu'nun da katkısı bulunuyor. Açık Radyo'da iklim konulu bir yayını dinledikten sonra Atlas'ı bu konuda bilgilendirerek oğlunu desteklemiş. Atlas ailesinin iklim adaletini savunduğu için ve iklim krizini gündeme getiren Açık Radyo sayesinde şanslı çocuklar arasında.
Atlas'ın hikayesi aslında Türkiye’de başka bir soruna dikkat çekiyor: Basın yayın organlarının iklim krizi konusuna yeterince değinmemesi ve ailelerin bu konuda bilgisiz kalması.
Haberlerde bahsini duymadığınız bir konu aile içinde de kolay kolay konuşulmuyor. Bu bakımdan gençlerin evlerinde edindikleri çevre ve iklim eğitimi yetersiz kalıyor. Ancak yine de çocuklara bu konuda yol gösteren en etkili merci sosyal medya. Televizyon veya gazetelerde iklim konusunda yeterince haber bulunmasa da, Greta Thunberg'in iklim grevi çağrısı hakkında internetten bilgiye erişen çocuklar kendi arkadaş çevreleriyle iklim değişikliğini konuşup tartışabiliyor.
Ancak diğer gençler iklim konusuda bilgi edinse de iklim gösterilerine katılamaları aileleri tarafından da engellenebiliyor. Bunun en büyük sebebi anne babaların "çocuğumun başına bir şey gelir " korkusuna kapılması. Yetişkinlerin karşılaştığı ifade özgürlüğü ihlâlleri nedeniyle aieler kendi çocuklarını bu tehlikeden uzak tutmak istiyor. Bu endişelerden dolayı gençler protesto yapma kültüründen soyutlanıyor. Gösterilere katılan veliler ise çocuklarını hem desteklemek hem de olası bir müdaheleye karşı korumak amacıyla yanlarında hazır bulunuyor.
Boğaziçi Üniversite'sinin öğretim görevlisi ve yönetmen Can Candan'a göre, gençlerin iklim gösterilerine katılım oranı ile Türkiye'deki demokratik alanın kısıtlı olması doğrudan bağlantılı. Candan, "Aynı insanlar Berlin'de olsalardı daha rahat sokağa çıkabileceklerdi. Ancak Türkiye'deki bu cılız dalga gelecekte çevre eylemleri sayesinde daha da artacak" yorumunu yapıyor.
"Eğitimcilerin iklim adaleti oluşmasındaki rolü"
Türkiye'deki öğrencilerin devamsızlık hakkı haricinde her Cuma günü okula gitmeyip Cuma günleri iklim grevine katılma imkanı bulunmuyor. Eğitimciler öğrencilerini çevreye duyarlı olma konusunda bilgilendirmeye çalışsa da bu konudaki yönlendirmeler yetersiz kalıyor.
Eğitim-Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan "Ortak geleceğimiz için önemli olan 20 Eylül’deki iklim grevi için öğretmenlerin öğrencilerine destek olması konusunda çağrıda bulunduk ancak öğretmenlerin etki alanı maalesef kısıtlı. Eğitim-Sen ve diğer sendikaların talebi demokratik yurttaşlık eğitiminin Milli Eğitim müfredatında ayrı bir ders olarak öğretilerek, demokratik bir yurttaşın haklarının ve sorumluluklarının neler olduğunun kavratılması ve iklim değişikliği konusunda bir kazanım sağlaması" diye konuştu.
Bunun için öncelikle öğretmenlere çevre bilinci hakkında formasyon verilmesi gerektiğine dikkat çeken Bozdoğan, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği çevre klüplerinin yaygınlaşarak çevre sorunlarını ele alan projeler hayata geçirmesi de gerektiğini savunuyor.
"Türkiye'deki gençlerin muhattap alınması gerekiyor"
Yetişkinlere kıyasla iklim krizinin ne kadar ciddi bir boyutta olduğunun farkında olan gençler yaptıkları gösterilerde yetişkinlerden kendi gelecekleri konusunda söz hakkına sahip olmak istediklerini belirtiyor.
Gelecek için Cumalar Türkiye'yi destekleyen öğrencilerin talepleri arasında Paris İklim Anlaşması'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) geçmesi, ülke çapında iklim krizi için acil durum çağrısında bulunulması ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatına iklim adaleti dersini eklenmesi bulunuyor.
İklim değişikliği konusunda yaptığı radyo yayınlarıyla dikkat çeken gazeteci ve radyocu Murat Can Tonbil de, Gelecek için Cumalar Türkiye hareketine katılan gençlere tam destek veriyor.
"Yetişkinler tarafından dikkate alınmak adına gençler, yaptıkları iklim krizi çağrısında 'aktivist' sıfatına ihtiyaç duyuyor. Ancak bu konuda mücadele için yetişkinlerin bu sıfata gerek kalmadan çocukları doğrudan muhatap almaları gerekiyor" diyen Tonbil, kuşaklar arası aktarılmış bir sorumsuzluk bulunduğunu ve gençlerin, Gelecek için Cuma hareketiyle yetişkinleri sorumluluk almaya davet ettiğini vurguluyor.
Elif Keleş
© Deutsche Welle Türkçe