Türkiye'nin pandemideki zorlu sınavı: Eğitim
3 Haziran 2021"Kızım henüz 7 yaşında ve çoğunlukla tablet karşısında okuma-yazma öğrenmek zorunda. Ara ara okula gitti ama böyle bir dönemde akranlarından geri kalıp kalmadığını da bilmiyorum."
Koronavirüs pandemisi gölgesinde geçen 2020-2021 eğitim-öğretim yılı geride kalırken ilkokul birinci sınıf öğrencisi Miray’ın annesinin değerlendirmesi bu şekilde oldu. Covid-19 vakalarının en çok görüldüğü dönemlerde kızını okula göndermekten çekindiğini belirten Burcu hanım, "evde alacağı eğitimin yeterli olmayacağını ve bu nedenle gelecekte telafisi olmayacak sorunlar yaşayabileceğini" düşünerek kızı Miray’ı okula gönderdiğini söyledi.
Peki Türkiye pandemi sürecinde eğitim-öğretimi nasıl yönetti ve 1 Haziran normalleşmeleriyle birlikte başlayacak olan telafi eğitimleri yeterli olacak mı?
"Telafi ve destek çalışmaları yıl boyu sürdürülecek"
Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan kabine toplantısı sonrası 1 Haziran normalleşmeleriyle ilgili karar açıklandı. Merakla beklenen konulardan biri de okulların nasıl açılacağı ve telafi eğitimleriydi.
Ayrıntıları paylaşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yaz döneminin ardından başlayacak yeni eğitim-öğretim yılında öğrencilerin telafi ve destek çalışmalarının bir yıl boyunca sürdürüleceğini belirtti; "1'den 2'ye geçen öğrencilerimiz için okuma yazma taraması başlatılacak. Bu taramalarımızın sonuçlarına göre de ihtiyacı tespit edilen öğrencilere ek ders ve ek materyal desteği sağlayacağız. 3 ve 4. sınıfları ise İlkokullarda Yetiştirme Programı 'İYEP' uygulaması ile destekleyeceğiz. Ortaokul öğrencilerimizin de yeterlilik düzeyleri uluslararası kriterlere uygun bir şekilde değerlendirilecek ve onlara da öğrenme düzeylerine uygun çalışma planı verilecek” dedi.
"Çocuklar parmak kaslarının gelişimine kadar engellendi"
İlkokul ve bünyelerindeki ana sınıflarda yüz yüze eğitim haftada 2 gün olarak başladı. Köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerindeki temel eğitim okullarında ise yüz yüze eğitime 5 gün, tam zamanlı olarak başlandı. Bakan Selçuk, yüz yüze eğitimlere katılımın ise isteğe bağlı olacağını vurguladı.
DW Türkçe’ye konuşan uzmanlar, özellikle ilkokul öğrencilerinin sosyal ve duygusal gelişimleri için çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.
Ailelerin, "anaokulu çağındaki çocuklarını okula göndermekten çekindiğine" vurgu yapan Oğuzkaan Koleji Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz, en büyük kaybı "anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin" yaşadığını söyledi. Yılmaz, geçen bir yıllık süreçte "uzaktan eğitime erişebilme şansı olan öğrenciler için biraz da olsa verimli geçti ancak uzaktan eğitime erişemeyen öğrenciler için gerçek anlamda büyük bir kayıp var" ifadelerini kullandı.
Hatice Yılmaz, anaokulu ve birinci sınıfa yeni başlamış olan çocuklar için "akademik programdan önce duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimine öncelik vermek gerektiğine” dikkat çekti; "Bu çocuklar parmak kaslarının gelişimine kadar engellenmiş durumda. Bunların akademik programdan önce duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimine öncelik vermek gerekiyor" dedi.
"Çocuklarda öfke, depresyon ve iletişim problemleri…"
Pandeminin ağır şekilde hissedildiği dönemlerde 65 yaş üstü vatandaşlar ile genç ve çocukların sokağa çıkmaları yasaklandı. Bu da uzmanlara göre çocukların gelişimlerinde sorunların ortaya çıkmasına neden oldu.
Okul rutini olmayan çocuklarda "sokağa çıkma yasağıyla birlikte içsel enerjilerini aktarabilecekleri bir alan bulamadığına" dikkat çeken uzman klinik psikolog Tuğçe Acar, çocuklarda "öfke, depresyon ve iletişim problemlerinin" arttığını belirtti.
Psikolog Acar, özellikle kırsal kesimlerdeki öğrencilerin "online eğitimin araç-gereç ya da internet bağlantısı eksikliklerinden kaynaklı yetersizlik fikirlerinin ve başarısızlık korkularının açığa çıktığını bu sebeple yüz yüze eğitime olan ihtiyaçlarının ön plana çıktığı görülmektedir" değerlendirmesini de yaptı. Acar şöyle devam etti:
"Yaşanan travmatik pandemi süreci sonrasında çocukların ruh sağlığını koruyabilmek adına sosyalleşme ihtiyaçlarının karşılandığı, başarı ve disiplin kavramlarını edindikleri kısa süreli bir telafi eğitiminin, çocuk gelişimi açısından daha yararlı olacağı düşünülmektedir."
Psikolojik sorunların yanı sıra "çocukların vücut şekilleri de bozuldu" diyen Hatice Yılmaz da "kilo problemleri, obezite problemleri, görme sorunları başladı" dedi. Yılmaz, öğrencilerin sağlık taramasından geçirilmesi gerektiğini de vurguladı.
Katıldığı bir televizyon programında konuşan Bakan Selçuk, yaz döneminde okulların açık olacağını ve daha çok sosyal etkinliklerin, fiziksel aktivitelerin yapılacağını söyledi. Selçuk, bakanlığın yanı sıra belediye ve sivil toplum kuruluşlarının da telafi eğitimi programına katkı sunacaklarını, telafi programları ile eve kapanan çocukların sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermeyi amaçladıklarını belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü ve başka birçok araştırma, Covid-19 nedeniyle kapanan okullar ile birlikte çocukların fiziksel aktivitelerinin de azalmasının, çocuklarda obezite riskini artırdığını söylüyor. Türkiye’deki uzmanlar da çocukların sağlıklarının korunması için kontrollü fiziksel aktivitelerin yapılması gerektiği uyarısını yapıyor.
Kayıp bir nesil mi doğacak?
Şehirden uzak, sosyo-ekonomik imkanların çoğunlukla düşük olduğu kırsal bölgelerde birçok öğrenci bilgisayar, internet gibi imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime yeterince katılamadı. Bu nedenle özellikle birinci sınıf öğrencileri için "kayıp nesil mi oldu?" sorusu gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanı Selçuk, "kayıp nesil iddialı bir söylem, buna katılmıyorum" dedi. Selçuk ayrıca, "Köy okullarındaki öğrencilerin akademik eksiklikleri daha fazla" değerlendirmesini yaptı.
Dünyayla karşılaştırıldığında Türkiye’nin "okulu en uzun süre kapalı tutan ülkelerden biri" olduğunun altını çizen eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz ise çocukların akranlarına göre "eğitim kaliteleri daha düşük olacak" dedi. "Türkiye’de 18 milyon öğrencinin 4 milyonu hiç eğitime erişemedi" diyen Yılmaz, bunun telafisi için "gerçek anlamda zamana ihtiyaç" olduğunu söyledi ve "Kırsalda yaşayan çocuklar tarımda, çiftçilikte ailelerine yardım ediyor. Özellikle dezavantajlı çocukların eğitime ihtiyaçları var" dedi.
Yaz döneminde okula gitmenin isteğe bağlı olduğuna değinen Hatice Yılmaz, "okula giden çocuk ve gitmeyen çocuk arasında yine fark oluşmayacak mı? Gelmeyen çocuk için sene içinde ne yapılacak? Ben az sayıda çocuğun okula geleceğini düşünüyorum. Bir şey yapılacaksa kapsamının geniş olmasına dikkat edilmeli" diye konuştu.
Bakan Ziya Selçuk, okullardaki telafi eğitimlerinin içeriği ve şekli konusundaki kararı öğrencilerin durumlarına göre öğretmen ve yöneticilerin karar vereceğini söyledi.
Okullar vakaları artırıyor mu?
Dünyanın birçok ülkesinde pandemiyle birlikte eğimin nasıl ilerleyeceği sorusu önem kazandı. Avrupa ülkelerinin büyük bölümü vaka artışlarına rağmen okulları en son kapatmayı tercih etti. Türkiye’de ise vakaların artmasıyla birlikte alınan önlemlerde okullar da uzaktan eğitime geçti. Bazı aileler ise zaman zaman çocuklarını okula göndermekten çekindi.
Türk Tabipleri Birliği, okulların "en son kapanan, diğer sektörlerden önce, ilk açılan kurumlar" olması gerektiğini belirtiyor.
TTB’nin açıkladığı "Haziran 2021 itibariyle Covid-19 pandemisinde okullar nasıl açılmalı?" tutum belgesinde, okul öncesi ve ilkokul yaş grubu için, "Covid-19 hastalığı için risk altında değildir ve toplumda Covid-19’un yayılması için ciddi bir risk yaratmamaktadır" ifadeleri yer aldı. Ancak okul içinde ve dışında pandemi kurallarının dikkatle uygulanması ve denetlenmesi uyarısı da yapılıyor.
Nisan 2021’de yaptığı açıklamada "Daha hızlı bulaşan varyantların varlığında dahi okulların toplumdaki bulaşmayı artırdığına dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır" ifadelerini kullanan Dünya Sağlık Örgütü de fiziksel mesafe, maske, el hijyeni ve havalandırma gibi önlemlerin alınması şartıyla okulların en son kapatılması gerektiğini söylüyor.
Adnan Ağaç
© Deutsche Welle Türkçe