1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tutuklama kararı Netanyahu açısından ne anlama geliyor?

Jeannette Cwienk
22 Kasım 2024

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama kararı İsrail ve hükümeti açısından ne anlama geliyor? Nasıl sonuçları olabilir?

https://p.dw.com/p/4nJdV
Benyamin Netanyahu
Benyamin Netanyahu'nun Lahey'de mahkeme önüne çıkması beklenmiyorFotoğraf: Leo Correa/AP/dpa/picture alliance

Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri kararı, İsrail hükümetinin sert tepkisini çekti.

UCM Başsavcısı Karim Khan'ın isteğini kabul eden mahkemenin, Netanyahu ve Gallant hakkındaki kararı, "En az 8 Ekim 2023'ten, Başsavcılığın tutuklama emri başvurusunda bulunduğu 20 Mayıs 2024'e kadar olan dönemde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle çıkardığı" belirtildi. Mahkeme ayrıca, 7 Ekim 2023'teki terör saldırısı bağlamında, radikal İslamcı Hamas'ın yöneticisi Muhammed Deif (resmi adıyla Muhammed Diab İbrahim El-Masri) hakkında da tutuklama emri çıkarttı.

Peki söz konusu karar Netanyahu ve İsrail hükümeti açısından nasıl sonuçları beraberinde getirebilir?

UCM hangi suçlamalarla dava açabilir?

Yalnızca kişilerin işlediği suçların yargılanmasından sorumlu olan UCM, bir kişi dört belirli suçtan birini işlediğinde devreye giriyor. Bunlar, soykırım, ağır savaş suçu, insanlığa karşı suçlar veya saldırı olarak sıralanıyor.

UCM'de hâlihazırda 2021 yılından bu yana İsrail'de savaş suçu işledikleri şüphesiyle çeşitli isimlere karşı açılan davalar bulunuyor. Ancak mahkeme, kendi ifadelerine göre, aynı suçlamaları Hamas militanlarına da yöneltiyor. Bunların yanı sıra Batı Şeria'da şiddet içerikli suç işleyen İsrailli yerleşimcilere karşı yürütülen davalar da mevcut.

7 Ekim 2023'te terör örgütü Hamas'ın İsrail'e saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmesi ve 240'ı aşkın rehineyi Gazze Şeridi'ne kaçırmasıyla patlak veren Gazze savaşında yaşanan gelişmeler, söz konusu davalarda kilit rol oynuyor. Tutuklanması istenen Muhammed Deif'in, AB ve ABD'nin terör örgütleri listesindeki Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırının fikir babası olduğu belirtiliyor. Daha önce UCM Başsavcısı Khan, Hamas'ın eski liderlerinden Yahya Sinvar ve İsmail Haniye hakkında da tutuklama talep etmişti. Ancak iki isim de İsrail'in düzenlediği düşünülen operasyonlar sonucunda öldürülmüştü.

İsrail'in Hamas'ın saldırısına karşı Gazze Şeridi'nde bulunduğu misilleme ve onu takip eden askeri faaliyetleri, Hamas kontrolündeki Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre şu ana kadar en az 44 bin kişinin ölümüne neden oldu. Bu veriler, bağımsız olarak teyit edilemiyor. Tıp dergisi The Lancet'in Temmuz 2024 sayısına göre ise "186 bin veya daha fazla" kişinin Gazze'deki şiddet sonucunda hayatını kaybetmiş olabileceği belirtiliyor.

Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin binası
Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi, tekil kişilerin işlediği suçlarla ilgileniyorFotoğraf: Klaus Rainer Krieger/reportandum/IMAGO

UCM ne zaman dava açabilir?

Resmi ilkelere göre, UCM, mahkemenin yetki alanına giren dört suçtan biri işlenmiş olduğu ve bunlar devletler tarafından ulusal hukuk sistemleri içerisinde yargı önüne taşınamayacağı veya taşınmak istenmediği durumlarda devreye giriyor. İsrail mahkemelerinin mevcut savaş şartlarında kendi başbakanları hakkında böylesine bir dava açması, pek olası değil.

Öte yandan failin vatandaşı olduğu devletin ve şüphelenilen suçun işlendiği ülkenin, UCM'yi tanımış olması gerekiyor. İsrail, UCM'yi tanımıyor. Ancak uluslararası toplum tarafından devlet olarak tanınmayan "Filistin Bölgeleri", sözleşme yoluyla UCM'ye taraf olduğu için, mahkemenin devreye girmesi söz konusu olabiliyor. İsrail'e ek olarak ABD, Çin, Rusya, Hindistan, İran ve Arap dünyasının neredeyse tamamı da UCM'yi tanımıyor. Türkiye de UCM'nin kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü'ne taraf olmayan ülkelerden biri.

Eğer ne failin vatandaşı olduğu devlet ne de şüphelenilen suçu işlediği topraklarda siyasi kontrolü elinde bulunduran devlet UCM'ye taraf ise BM Güvenlik Konseyi de belirli bir karar alarak UCM'yi görevlendirebiliyor. Örneğin Sudan ve Libya vakalarında, UCM bu yöntemle devreye girebilmişti.

Tutuklama kararı Netanyahu'yu nasıl etkileyebilir?

UCM tarafından çıkartılan bir tutuklama kararı bir mahkeme hükmü değil. Netanyahu, Gallant veya Deif hakkında henüz bir hüküm yok.

Tutuklama kararı, UCM'nin, şüphelilere yöneltilen suçlamaları ciddiye aldığını ve değerlendirmeye alacağını duyurduğu bir mesaj olma özelliği taşıyor. Resmi bilgilere göre, UCM, yalnızca şüphelinin mahkeme önüne çıkarılmasının hakimlerce gerekli görüldüğü durumlarda tutuklama emri çıkartıyor. Şüphelilerin davaya engel olmaları veya yeni suçlar işlemeleri şüphesinin mevcut olduğu durumlarda da tutuklama emri çıkartılabiliyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Dışişleri Bakanı Katz ile Gazze Şeridi'ni ziyaret ederken
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, bir yılı aşkın süredir süren savaşta Gazze Şeridi'ne de ziyarette bulunmuştuFotoğraf: Maayan Toaf/Israel Gpo/ZUMAPRESS.com/picture alliance

Kendisine tâbi bir polis gücü olmayan UCM'nin, şüphelileri gözaltına aldırması da imkanlar dahilinde değil. Bu nedenle İsrail hükümeti üyelerinin Lahey'de hâkim önüne çıkarılmaları ihtimali imkansıza yakın.

Buna rağmen UCM'nin tutuklama kararı, Netanyahu, Gallant ve Deif'in uluslararası hareket kabiliyetlerini kısıtlamış durumda. UCM'ye taraf olan 124 ülkenin her biri, söz konusu kişiler topraklarına ayak bastığı anda onları tutuklama ve UCM'ye teslim etmekle yükümlü. Aynı nedenle, Ukraynalı çocukları Rusya'ya kaçırdığı suçlamasıyla hakkında tutuklama emri çıkartılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de uluslararası zirvelerden uzak kalmayı tercih ediyor.

Tutuklama kararının soykırım davasıyla ilgisi var mı?

Güney Afrika'nın aralarında bulunduğu ülkeler tarafından İsrail devletine karşı yöneltilen soykırım suçlamasının görüldüğü davanın, UCM'deki davalarla teknik olarak bir ilgisi yok.

Gazze'de savaş nedeniyle yaşanan ölümler bağlamında açılan söz konusu soykırım davası, ayrı bir kurum olan Uluslararası Adalet Divanı'nda görülüyor. Merkezi aynı UCM gibi Lahey'de bulunan Adalet Divanı'nın yetki alanına, bireylerin işlediği suçlar değil, devletler arasındaki anlaşmazlıkların çözümü giriyor.

Uluslararası Adalet Divanı, Ocak ayının sonunda açıkladığı ilk kararda, "Gazze Şeridi'nde soykırım tehlikesi" mevcut olduğuna kanaat getirmişti. Ancak mahkeme Güney Afrika'nın, İsrail'in tüm askeri faaliyetleri durdurması yönündeki talebine ise olumlu yanıt vermedi.

Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırım konusundaki kararının çıkmasının aylar hatta yıllar alabileceği belirtiliyor.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirsiniz?