Yeni ekonomi programı ne kadar gerçekçi?
30 Eylül 2019Hükümetin Orta Vadeli Program (OVP) yerine geçen yıl hayata geçirdiği Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) 2019-2022 yıllarını kapsayan bölümü, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. Programa göre Türkiye ekonomisi 2019 yılını yüzde 12 enflasyon ve yüzde 0,5 büyüme ile kapatacak. Önümüzdeki 3 yıl içinde ise büyümenin yüzde 5’e çıkarılması, enflasyonun yüzde 4,9’a ve işsizliğin yüzde 9’a indirilmesi hedefleniyor. YEP’teki hedefleri DW Türkçe’ye değerlendiren ekonomistler ise, Albayrak’ın açıkladığı hedeflerin Türkiye ekonomisine ilişkin gerçeklere uymadığını belirtiyorlar.
Albayrak'tan "vergi reformu" vurgusu
YEP'te bu yılki programın ana teması olarak "Değişim Başlıyor" sloganı belirlenirken, enflasyon hedefleri 2020 için yüzde 8,5, 2021 için yüzde 6, 2022 için yüzde 4,9 olarak belirlendi. Büyümede ise son 3 çeyrektir yaşanan daralma sonrasında bu yılın 3'üncü ve 4'üncü çeyreğinde iddialı büyüme oranlarına ulaşılması ve yılın yüzde 0,5 büyüme ile kapatılması hedefleniyor. Gelecek 3 yıl için ise büyüme hedefi yıllık yüzde 5 olarak belirlendi.
2019 için işsizlik tahminini ise yüzde 12,9 olarak açıklayan Albayrak, işsizliğin 2020’de yüzde 11,8’e, 2021’de yüzde 10,6’ya ve 2022'de yüzde 9’a düşürüleceğini söyledi. 2019’un ikinci yarısında ertelenen özel tüketimde dönüş beklediklerini kaydeden Bakan Albayrak, yeni dönemde vergi reformu ile ilgili adımlar atacaklarını ve vergi denetimlerinin etkinliği artıracaklarını ifade etti.
Geçen yılki hedefler tutmadı
Albayrak’ın bugün açıkladığı YEP, hükümetin 2018’in son çeyreğinden beri küçülen ekonomiyi düze çıkartmak için açıkladığı 9'uncu paket oldu. Albayrak’ın 20 Eylül 2018’de açıkladığı YEP’te kamuda 2019'da 60 milyar TL'lik tasarruf sağlanacağı, 16 milyar TL gelir artırımı elde edileceği ve bankaların güncel yapılarını tespit etmek için mali bünye değerlendirme çalışmalarına başlanacağı gibi iddialı hedefler vardı. Ancak bu noktalarda henüz iyileşme sağlanabilmiş değil.
Geçen yıl açıklanan YEP’te 2019 büyümenin yüzde 2,3, enflasyonun yüzde 15,9 ve işsizliğin de yılsonunda yüzde 10,8 olması hedefi konmuştu. Ayrıca 25 Şubat 2019 tarihinde gerçekleştirilen "İstihdam Seferberliği 2019 Tanıtım Toplantısı"nda Bakan Albayrak, 2019 yılında 2,5 milyon kişiye istihdam sağlanacağını ilan etmişti. Ancak geçen süre zarfında, işsizlikte azalma bir yana, ülke genelinde işsiz sayısı 4 milyonu aşarak rekor kırdı. Büyüme, son 3 çeyrekte negatif gerçekleşirken, enflasyon ise Ağustos sonu itibariyle yıllık bazda yüzde 15 olarak gerçekleşti.
Son bir yılda KOBİ Değer Kredisi, KOBİ Destek Paketi, Ekonomi Reform Paketi, İmalat ve ihracat Destek Paketi, Torba Yasa destekleri, İVME Finansman Paketi ve son olarak Haziran 2019’da Ekonomi Değer Kredi Paketi açıklanmıştı.
"Hedefler gerçeklerle uyuşmuyor"
DW Türkçe’ye konuşan Piri Reis Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kaya Ardıç’a göre, Albayrak’ın açıkladığı YEP’te "çok radikal" hedefler bulunuyor. Bir yıl önce açıklanan YEP’te yer alan hedeflere bakıldığında, geçen süre zarfında işsizlik, büyüme ve enflasyonda beklenen başarının elde edilemediğini ifade eden Prof. Ardıç, "Bu kez de konulan hedefler ile gerçekler uyuşmuyor. Bu hedefler gerçekçi tahliller sonucu mu ortaya çıktı, yoksa bir temenni mi bilemiyoruz. Doğrusu YEP’teki hedefleri gerçekçi bulmak zor" diye konuşuyor. Ardıç, örnek olarak geçen yıl YEP’te 2019 büyümesinin yüzde 3,2 olarak öngörüldüğünü, bu yıl ise hedefin yüzde 0,5’e düşürüldüğüne dikkat çekiyor.
"Yatırımcı hala ekonomiye güvenmiyor"
Uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye ekonomisine olan güvenin hala istenen düzeye gelmediğini dile getiren Ardıç, "Ayrıca tüketicilerin ekonomiye güveni de hala düşük düzeylerde seyrediyor. Böyle bir ortamda, 3'üncü ve 4'üncü çeyreklerde yüksek büyüme beklemek ilginç. Sayın Albayrak’ın ekonomide yeni model dediği şeyin ne olduğunu da açıkçası göremiyoruz" diye konuşuyor. World Justice Project (WJP) tarafından hazırlanan "Hukukun Üstünlüğü İndeksi"nde Türkiye’nin 126 ülke içerisinde 109'uncu sırada yer aldığına işaret eden Kaya Ardıç, "Bu tablo düzelmeden Türkiye’nin yıllık yüzde 5 büyümeye ulaşması ve işsizliği tek haneye indirmesi gibi hedefler, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, inandırıcı olamıyor" diyor.
"Yeni büyüme modeli belirsiz"
Türkiye’nin bugüne kadar uyguladığı büyüme modeline göre büyümek için enflasyon artışı ve cari açığa ihtiyaç duyulduğunu ifade eden ekonomist Murat Sağman’a göre ise, YEP’e bakıldığında hükümetin farklı bir büyüme modeline geçiş yaptığı görülüyor.
Ancak bu yeni modelin nasıl kurulacağının belirsiz olduğunu ifade eden Sağman, "Hem büyüyeceğiz hem de cari açığı ve enflasyonu düşüreceğiz derseniz, bugüne kadar Türkiye ekonomisinde olmayan bir şey söylemiş oluyorsunuz. Açıkçası bunun nasıl başarılacağı da YEP’te anlatılmıyor" şeklinde konuşuyor.
Türkiye'nin ithalat ile değil de kendi kaynakları ile büyümesini sağlayacak bir modelin ekonomi için büyük başarı oalcağını kaydeden Murat Sağman, "Ancak böyle bir modele nasıl bir üretim altyapısı ile, nasıl bir strateji ile geçeceğiz? Şu an YEP’te bu geçişe dair bir yol haritası göremiyoruz" diyor.
"IMF önerileri hayata geçiriliyor"
Albayrak’ın açıkladığı YEP’te yer alan bazı hedeflerin Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından geçen hafta açıklanan Türkiye raporunda yer alan bazı önerilerle uyumlu olması da dikkat çekiyor.
DW Türkçe’ye konuşan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe, IMF’nin iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi, ücret artışlarının beklenen enflasyona göre hesaplanması ve verginin tabana yayılması gibi önerilerinin YEP’te kendine yer bulduğunu söylüyor. Muhalefet üyelerinin IMF ile görüşmesine tepki gösteren hükümetin Para Fonu'nun krizin faturasını topluma çıkaran bir dizi önlemini YEP’e yansıttığına işaret eden Prof. Karatepe, şunları söylüyor:
"YEP'te IMF ile uyumlu olarak, esnek çalışma biçimlerinin etkinleştirilmesinden bahsedilirken, yine Para Fonu'nun önerdiği gibi kamuda maaş zamlarının gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre verileceğinden bahsediliyor. Ayrıca IMF’nin Türkiye raporunda vurguladığı gibi, verginin tabana yayılacağı söyleniyor. Bu da vatandaştan daha çok vergi toplamak, daha fazla zam anlamına geliyor."
Aram Ekin Duran / İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe