1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: Snowden unutuldu

Miodrag Soric
2 Ağustos 2018

ABD gizli servislerinin dost ve düşmanlarını nasıl gizlice gözetlediğini ifşa eden Edward Snowden, beş yıldır Moskova’dan ayrılamıyor. DW’den Miodrag Soric, o günden bugüne dünyada fazla bir şeyin değişmediği görüşünde.

https://p.dw.com/p/32UH5
Edward Snowden
Fotoğraf: Reuters

Edward Snowden, günlerce hatta haftalarca dünya basınının manşetlerinden inmemişti. Amerikan dış istihbarat servisinin bu eski çalışanı, gizli servislerin nasıl milyonlarca insanı gözetlediğini, bazen de yasalara aykırı şekilde veri topladığını ortaya çıkarmıştı. Üstelik bu, dost-düşman ayrımı yapılmaksızın, Almanya Başbakanı Merkel’den terör zanlılarına kadar herkese uygulanmıştı. CIA ve NSA için herkes şüpheliydi. Hatta kendi vatandaşları bile. Oysa eski Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, 2013 yılının Mart ayında yaptığı açıklamada, Amerikalıların verilerinin toplanmadığını söyleyerek, yeminli olduğu halde yalan ifade verdi. Hukuk devleti, gizli servisler için geçerli değildi.

Snowden, istihbarat servislerinin veri toplama çılgınlığının yanı sıra Facebook ve diğer teknoloji şirketlerinin müşteri verilerini hangi amaçlarla kullandığını da ifşa etti. İnsanlığın gözünü açarak pek çok akıllı telefon ve bilgisayar kullanıcısı için artık mahremiyet diye bir mevhumun kalmadığını gösterdi. “Büyük Birader” tarafından gözetlendiğimiz artık acı bir gerçek. Gerekçe ise tüm bunların vatandaşın menfaatine yapıldığı yönündeydi. Snowden, bunun böyle olmadığını ispat etti.

Soric Miodrag Kommentarbild App
DW Moskova Muhabiri Miodrag Soric

Unutulan siyasi sürgün

Snowden, ifşalarını yaparken, insanların hayatını ve devam eden istihbarat operasyonlarını tehlikeye atmamaya özen gösterdi. Bu nedenle de bildiği her şeyi basınla paylaşmadı. Ancak bu onu, ABD’li politikacıların sonu gelmeyen suçlamalarına hedef olmaktan korumaya yetmedi. Snowden’ı vatan haini olmakla itham ettiler. Hatta ABD Başkanı Trump’ın şimdi güvenlik danışmanı John Bolton onu “Büyük bir meşe ağacında sallandırmak gerektiğini” savundu. Amerikan istihbarat teşkilatına bugüne somut olarak ne gibi bir zarar verdiğine dair herhangi bir cevap verilemedi. Ancak yine de ABD’ye dönmesi durumunda onu idam cezası tehlikesi bekliyor.

Şu anda da zaten pek dönecek gibi görünmüyor. Snowden konusu şu sıralar sakin. Amerikan güvenlik makamlarından kaçışı tam da Rusya’da son buldu. Devlet kademelerinin “Siloviki” denilen eski emniyet ve istihbarat mensupları tarafından kontrol edildiği, düşünce ve basın özgürlüğünün kısıtlandığı bir ülke olan Rusya’da “veri güvenliği” ise uzunca bir süre daha herhangi bir değere sahip olmayacak gibi görünüyor. Snowden bunlara da gözlerini kapatmıyor ve Kremlin’i zaman zaman açık bir şekilde eleştiriyor. O ne bir vatan haini, ne de taraf değiştiren biri. O, sahile vurmuş ve unutulmuş bir siyasi takibat maruzu. Zira aralarında Almanya’nın da bulunduğu Batı ülkeleri ona siyasi sığınma hakkı tanımadı. Çünkü Avrupalılar ABD ile ters düşmek istemiyor. Buna “reel politika” adı veriliyor. Avrupalılar için ABD ile iyi geçinmek, dünya çapında demokrasi ve hukuk devletine büyük katkı sağlamış olan küçük ve cılız bir adama iltica hakkı vermekten daha önemli.

Etkileri hâla sürüyor

Snowden’in gözlerden ırak bir şekilde Moskova’da yaşamını sürdürmesi, tarihin bir cilvesi olsa gerek. Ancak meselenin bir başka boyutu daha var: Malum, Donald Trump seçimleri kıl payı kazanmıştı. "Cambridge Analytica" adlı şirkete, seçimleri Cumhuriyetçiler lehine etkilemesi hususunda Facebook verilerinin yardımcı olduğunu da biliyoruz. Ancak bu verilerin sorumluluğunu kimse Trump’a yükleyemez. Selefi Obama’ya ise şu suçlama yöneltilebilir: Snowden’ın ifşalarının ardından, vatandaşlarının verilerinin güvenliğini sağlamak için daha iyi tedbirler almalıydı. O zaman Cambridge Analytica’nın işi bu kadar kolay olmazdı. Bu takdirde ABD Başkanlık koltuğunda belki başka biri oturuyor olabilirdi. CIA’nin başında da Tayland’da Amerikalı ajanların yaptığı işkencelere gözetmenlik yapan bir kadın olmayabilirdi.

Miodrag Soric

© Deutsche Welle Türkçe