YSK'nın hangi kararı, neden tartışma yarattı?
6 Haziran 2019Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 31 Mart’ta yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini sandık kurullarının usulsüz oluşturulduğu gerekçesiyle iptal etmesinin ardından aldığı kararlar da tartışma yarattı. YSK’nın kararları ile bu kararların akıllarda yarattığı sorulara yanıt aradık.
1-YSK, İstanbul seçimini iptal ederken neden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu?
YSK, İstanbul seçimini iptal ettiğini 6 Mayıs tarihli kısa kararında açıkladı. Sandık kurullarının usulsüz oluşturulduğunun belirtildiği bu kararda, ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri, ilçe seçim müdürleri hakkında da soruşturma başlatılacağı hükmü yer aldı. Ancak hukukçular bu soruşturmanın yasalar gereği Hakimler ve Savcılar Kurulu’nca (HSK) başlatılmasını beklerken, YSK’nın soruşturma için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğu ortaya çıktı. Kimi hukukçular YSK’nın bunu "bilerek" yaptığını, kimisi ise "yanlışlıkla" olduğunu dile getirdi. Ancak hepsi YSK’nın her uygulamasının daha çok sorgulanması ve değerlendirilmesi gerektiğinde hemfikir.
2- YSK'nın gerekçeli kararı neden hukukçular arasında tepki topladı?
YSK, kısa kararın gerekçesini 21 Mayıs’ta açıkladı. Gerekçeli kararda; sandık kurullarıyla ilgili iddiaların yanı sıra, 108 sandıkta sayım döküm cetveli düzenlenmediği, bu nedenle seçim güvenliğinin zedelendiği, KHK’lıların sandık kurulu başkanı ve üyesi olduğu, kısıtlı seçmenlerin de oy kullandığı belirtildi. YSK’nın bu gerekçesine başkan Sadi Güven’in de aralarında bulunduğu dört YSK üyesi itiraz etti. Gerekçeli kararın, kısa kararın "hukukun dışına çıkılarak genişletildiğini" belirten hukukçular "hukuk cinayeti" yorumu yaptı. Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, gerekçeli kararda tıpkı 4 YSK üyesinin dediği gibi seçimi iptal edecek hiçbir hukuki hükmün yer almadığına dikkat çekiyor.
3- AKP, YSK’nın hangi kararına itiraz etti?
YSK’nın "seçim iptal" kararı tartışılırken, kurulun hukuk kurallarını uyguladığını savunan iktidar partisi AKP’nin de, bir sonraki YSK kararına itiraz etmesi dikkat çekti. YSK; Şişli İlçe Seçim Müdürü Hatice Çelebi’nin "Hakkımızda soruşturma varsa biz neden halen görevdeyiz?" başvurusu üzerine, hakkında soruşturma başlatılanların 23 Haziran’da yenilecek İstanbul seçiminde de görev yapacağını karara bağladı. Bu karara sadece muhalefet partileri değil AKP de itiraz etti. Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım kararı "talihsiz" olarak niteledi ve yanlış anlaşılmanın giderilmesi gerektiğini savundu.
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, "Seçimi iptal kararının tam tersi yönünde bir karar alındı. 31 Mart seçiminde görev yapanların 23 Haziran’da görev yapacağı söyleniyor. Demek ki, ortada sakatlanmış bir seçmen iradesi yok. Ya da bu sakatlanmayı seçim kurulu görevlileri yapmadı. YSK, kendi kendiyle çeliştiğini anlamalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
4- YSK, HSK’yı İstanbul seçimi sürecine nasıl dahil etti?
YSK’nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturma dosyasını geri alıp, HSK’ya vermesi de tartışma yarattı. Ankara Baro Başkanı Sağkan, seçimin iptal kararının ardından HSK’nın kendi kendine harekete geçmesi gerekirken, bunun olmadığına dikkat çekti ve "İstanbul savcılığı da, dosyayı HSK’ya gönderebilirdi, YSK’nın dosyayı geri almak için bir karara daha imza atmasına gerek yoktu. Bilerek ya da yanlışlıkla böyle şeyler olduğu iddia edilebilir ama hukuk kurallarını uygulaması gereken bir YSK’nın her seferinde kural uygulamadığı ortaya çıkıyor" dedi.
YSK Başkanı Sadi Güven, soruşturma dosyasıyla HSK’nın ilgileneceğini belirtirken, "Sandık kurulu başkanlarının ve memur üyelerinin usulsüz olarak belirlenmesindeki yoğunluk dikkate alınarak, 13 seçim müdürü başka illere görevlendirilmiştir" açıklamasını yaptı. Seçim müdürlerinin başka illere gönderilmesine siyasi partilerin YSK temsilcilerinden de, hukukçular da tepki gösterdi. YSK, seçim müdürlerinin tam olarak neden başka illere gönderildiğini açıklayamadı.
5- Seçim müdürleri neden başka illere gönderildi?
CHP’nin YSK temsilcisi Hadimi Yakuopoğlu 13 seçim müdürünün "hangi suçtan" ya da "durumdan" ötürü başka yerlere görevlendirildiğinin kamuoyuna tam olarak açıklanamamasını eleştirdi. Yakupoğlu, "YSK; neyi, niçin yaptığını anlatamayan bir kuruma dönüştü. Ve alınan her karar da bir önceki kararla çelişiyor. İstanbul’a kuralsızlıklar ve hukuksuzluklarla dolu bir seçim yaşatma telaşı anlaşılır gibi değildir, çünkü hukuksuzdur" dedi.
HDP’nin YSK temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki de, seçim müdürlerinin ne yaptığı, bundan sonra nasıl çalışacakları konusunda YSK’nın açıklama yapamadığını söyledi. Tiryaki, 31 Mart seçiminin "hukuksuz yere" iptal edildiğini belirtirken, sonrasında da "hiç mantıklı karar alınamadığını" dile getirdi. Tiryaki, "İlçe seçim kurulu başkan ve üyelerinin bir suçu varsa bunu, kendi kendine harekete geçip, soruşturacak olan HSK’ydı. Kendi kendine harekete geçmeyen HSK’yı şimdi YSK mı harekete geçiriyor, anlaşılır şey değil" çıkışında bulundu.
6- YSK'nın aldığı kararlar nasıl değerlendiriliyor?
İstanbul Barosu eski başkanlarından Avukat Turgut Kazan, 31 Mart seçiminden sonra YSK’nın aldığı her kararı "hukuken tartışmanın bile anlamsız" olduğunu söylüyor. "Bilerek yaptılar. Sadece seçimi değil, hukuku karman çorman ettiler" dedi. Kazan, İstanbul ilçe seçim kurulu başkanları ve üyeleri ile ilgili soruşturma dosyasının HSK’ya gönderilmesini de bu hedefe giden yolda bir adım olarak görüyor.
Kazan, "HSK da, yargıç güvencesini sağlayan bir kurum olmaktan çıktığı için hukuken ve mantıken tartışmalı kararlara imza atmaktan kaçınmayacaktır" öngörüsünde bulundu. Kazan, "Çünkü Erdoğan talimat verdiği için kendilerine göre hareket edecek yargıçlar arıyorlar. İlçe seçim kurulu başkanları kıdemli yargıçlardır. Onlara dokunmak, demokrasiye dokunmaktır. HSK, gerçekten hukuki bir kurumsa 23 Haziran öncesi ilçe seçim kurulu başkanlarını açığa almaya ya da başka yerlere atamaya kalkışmamalıdır" uyarısında bulundu.
Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu, 13 seçim müdürünün başka illerde görevlendirilmesini "büyük tehlike" olarak yorumladı. Eminağaoğlu, "Seçim müdürlükleri; YSK’nın il ve ilçelerdeki taşra teşkilatını oluşturuyor. Seçim yargıçlarının denetim ve gözetiminde işlemlerini yapıyorlar" dedi. Seçim müdürlerinin sandık kurullarının oluşturulmasında yetkilerinin de olmadığını anlatan Eminağaoğlu, YSK’nın son uygulamasının hukuken tamamen yanlış olduğunu dile getirdi.
7- İstanbul'da 23 Haziran'da yapılacak seçimde de şaibe oluşabilir mi?
HSK’nın da tıpkı YSK gibi bağımsızlığını yitirdiğini öne süren eski Cumhuriyet Savıcısı, AKP’nin kaybetmesi halinde HSK’nın 23 Haziran seçimini şaibeli hale getirmek için elinden geleni yapabileceğini savundu. Eminağaoğlu, "Sandık kurullarının oluşturulmasında yetkileri olmayan, tek yetkileri tebligat yapmak olan seçim müdürleri neden sürülür?" diye sordu ve bu uygulamanın mutlaka sorgulanması gerektiğini vurguladı. Eminağaoğlu, "Yetkileri olan seçim yargıçları için kimbilir neler yapılacak? Güdümlü seçim kurullarının oluşturulması için tüm hazırlıklar yapılıyor demek ki. YSK bu işlemi ile kendi açığını kapatıp, sorumluluğu seçim müdürlerinin üzerine yıkıyor. Üstelik seçim takviminin yarısı bu seçim müdürleri ile yürütülmüş iken, şimdi diğer yarısında ortaya çıkan bu işlem YSK'nın tutarsızlığını da gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe