1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaYunanistan

Yunan siyasetinde ütopik seçim vaadi geleneği

Jannis Papadimitriou
21 Mayıs 2023

Yunanistan'da seçim öncesi yine ütopik seçim vaatleri havalarda uçuştu. Ancak bu tür vaatler Yunanistan siyasetinde köklü bir geleneğe sahip.

https://p.dw.com/p/4RaJB
Yunanistan'da yapılan seçimler öncesinde gazete manşetleri
Fotoğraf: DW

İkinci Dünya Savaşı sonrası Yunanistan'ın ilk başbakanı ve ülkenin en etkili siyasi partilerinden birinin kurucusu olan Yorgo Papandreou, "Seçim vaadinde bulunmaktan zarar gelmez ama vaadini yerine getirmekten zarar gelebilir" diye uyarmıştı. Kurt politikacı, Yunan siyasetinde başarılı olmanın tek yolunun, seçmenlere imkansızı vadetmek olduğunu erken fark etti. Siyasi hayatı boyunca da bu stratejiye bağlı kaldı. Ancak bu konuda diğer politikacılar da ondan geri kalmadı.

Örneğin 2012 parlamento seçimlerinden önce, Yunanistan borç krizinin en etkili olduğu dönemden geçiyordu. Muhalefet lideri Aleksis Tsipras, çok dikkat çeken bir bütçe konuşması yaparak uluslararası kreditörlerin kemer sıkma dayatmalarını bir günde tek bir yasayla, hatta tek bir paragrafla iptal edeceği sözünü verdi.

Bu hararetli konuşma, sol seçmen kitlesini hayli heyecanlandırdı. Ancak işler oldukça farklı gelişti: 2015'teki seçim zaferinin ardından Başbakan Tsipras acı mali gerçeklikle yüzleşerek yeni krediler almak ve kemer sıkma önlemlerini yürürlüğe sokmak zorunda kaldı. Başbakan, bu katı reform programını uygulamaktan başka seçeneği olmadığını, aksi takdirde ekonomik ve toplumsal felaketin kaçınılmaz olacağını söyledi.

Brüksel'e yanlış rakamlar bildirildi

Ancak bu taviz, borç krizinden Tsipras'ın sorumlu olduğu anlamına gelmiyor. Zira solcu başbakandan önceki muhafazakârlar ve sosyalistler uzun süre Yunanistan'daki siyasete hükmetmiş ve sürekli yeni borçlanmaya gitmişlerdi. Sadece 2004-2009 döneminde, eski Başbakan Konstantinos Karamanlis'in yeğeni olan muhafazakâr Başbakan Kostas Karamanlis, ülkenin borcunu neredeyse iki katına çıkarmış ve bu konuda Brüksel'e yanlış rakamlar bildirmişti.

Karamanlis yönetiminde ülkenin iflas edeceğine dair spekülasyonlar ayyuka çıkmıştı. Ancak 2009'daki parlamento seçimlerinden kısa bir süre önce Maliye Bakanı Giorgos Alogoskoufis, endişelenmek için ortada bir neden bulunmadığını, zira Yunanistan'ın muhtemel bir uluslararası mali krize karşı hazırlıklı olduğunu savunmuştu. Ancak daha önceki vaatler gibi bu da kuru bir söz olarak havada kaldı.

"Yeterince para var"

Dedesi ve babası da başbakanlık yapmış olan sosyalist aday Yorgo Papandreu ise sosyal yardım kozunu oynayan liderlerdendi. Seçildiği takdirde, milli servetin ilk 100 gününde daha adil dağıtılacağını söyledi. Bir gazetecinin, bunun finansmanının nasıl sağlanacağını sorması üzerine ise ülkenin siyasi tarihine geçen bir cevap verdi: "Yeterince para var!"

Bu vaadiyle parlamentoda mutlak çoğunluğu kazandı. Ancak seçmenler bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Çünkü sosyalist başbakan göreve gelir gelmez, ülkenin iflas etmesini önlemek için "devasa bir mücadele" başlattığını ilan etti. Hikâyenin geri kalanı ise herkesin malumu: Papandreu, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği'nden (AB) mali yardım istedi ve karşılığında Yunanistan'ın ekonomisinin yüzde 30'dan fazla küçülmesine neden olan kemer sıkma önlemlerini devreye soktu.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis, 21 Mayıs Parlamento Seçimleri'nde oyunu kullanıyor
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis, 21 Mayıs Parlamento Seçimleri'nde oyunu kullanıyor Fotoğraf: Louiza Vradi/REUTERS

"Herkese ucuz otomobil"

Yunanistan'da seçim kampanyalarının odağında sürekli olarak ucuz krediler ya da vergi indirimleri yer aldı. Bu konudaki siyasi klasiklerin başında ise muhafazakâr lider Konstantin Mitsotakis'in, 1985 parlamento seçimlerinden önce yaptığı, her ailenin yeni bir otomobil alabilmesi için vergi ve gümrük vergilerini büyük ölçüde azaltacağı yönündeki vaadi geliyor. 1980'lerde Atina'daki sosyalist hükümet, yerli sanayiyi korumak ve devletin gelirlerini artırmak için yurtdışından gelen sanayi ürünlerine yüksek oranda vergi uyguluyordu. O yıllarda Avrupa Ortak Pazarı hükümleri henüz yürürlüğe girmediği için bunu yapmak mümkündü. Orta halli bir otomobil bile o dönemde Yunan vatandaşları için ulaşılmaz bir hayaldi.

Bugünkü hükümet başkanı Kiryakos Mitsotakis'in babası olan liberal politikacı Konstantin Mitsotakis, işte tam da bu konuya odaklanarak partisini, orta direk için yeniden cazip hale getirmek istiyordu. Ancak o dönemde iktidarda olan sosyalistler, özellikle genç seçmenleri harekete geçiren bir kampanya sloganıyla atağa kalktı: "Mitsotakis'e oy vermektense motosiklete binmek daha iyidir!"

Neticede sosyalist hükümet başkanı Andreas Papandreu, Haziran 1985'teki seçimden açık ara galip çıktı.

Stasi tarafından komplo mu kuruldu?

1985 seçiminden dört hafta önce, hükümet yanlısı Avriani gazetesi, Mitsotakis'i Girit'te genç bir adam olarak iki Alman Nazi subayıyla dostça bir araya gelirken gösteren İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir fotoğraf yayınladı. Mitsotakis direnişe katılmış ve hatta esir alınmıştı.

Muhafazakârlar, Sosyalist lider Andreas Papandreu'yu "sahtecilik" ve siyasi komplo kurmakla suçladıysa da bu itirazlar, seçim sonucunu değiştirmedi ve Papanreu sandıktan zaferle çıktı.  Ancak 2016 yılında Atinalı araştırmacı gazeteci Kostas Vaksevanis, Mitsotakis'e yönelik Nazi suçlamalarının hayali olduğunu ve Doğu Almanya Devlet Güvenliği Bakanlığı Stasi'nin seçimlere müdahale ettiğini açıkladı. Yunan medyası ve kamuoyu, bu hikâyeyi inandırıcı bulsa da Stasi'nin o dönemde Yunanistan'da iktidarda olan Sosyalistlerle nasıl bir bağlantısının olduğu, bugün hâlâ gizemini koruyor.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?