Yunanistan’ın 12 mil hamlesi ne anlama geliyor?
20 Ocak 2021Yunanistan Hükümeti, ülkenin batısındaki İyon Denizi’ndeki kara sularını 12 mile çıkarma kararının bir egemenlik hakkı olduğunu savunuyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis, bugün mecliste yaptığı konuşmada, ülkesinin İyon Denizi’ndeki kara sularını 6 milden 12 mile genişletme kararının uluslararası hukuka uygun olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da, Yunanistan’ın egemenlik hakkına dayanan bu kararı alırken hiç bir ülkeyle müzakere etme yükümlüğü altında olmadıklarını kaydetti.
Dendias’ın aslında gönlünde yatan, Yunanistan’ın kara sularını Ege’de de 12 mile genişletmek. Ancak Türkiye bunu "savaş nedeni" (casus belli) sayıyor.
Atina buna rağmen, "diğer egemenlik alanlarında da kara sularının genişletilmesi hakkını saklı tuttuğunu" duyurdu. Hatta Yunanistan İçişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis, mecliste yaptığı konuşmasında, "doğru zaman geldiğinde", Ege Denizi'ndeki kara sularının da genişletileceği güvencesini verdi.
Ankara’ye mesaj mı?
Yunanistan’ın, Türkiye ile İstanbul’da yapılacak 61’inci tur istikşafi görüşmelerine altı gün kala attığı bu adım, Ankara’ya da bir mesaj niteliği taşıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde, her devletin kara sularının genişliğini 12 deniz milini aşmayacak şekilde düzenleme hakkına sahip olduğu belirtiliyor. Buna ilaveten, 200 mile kadar uzanan bir Münhasır Ekonomik Bölge söz konusu. Sözleşme, iki devlet arasında uyuşmazlık durumlarında, bunun ikili düzeyde çözüme kavuşturulmasını düzenliyor. Mutabakat sağlanamaması durumunda ise taraflar Uluslararası Adalet Divanı’na başvurup, son sözü mahkemenin söylemesini talep edebilir.
İlkeler, kurallar aslında belli ancak Ege’ye kıyıdaş ülkeler arasında eskiye dayanan ihtilaflar, bunların uygulanmasını zora sokuyor. Ayrıca Türkiye, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf değil ve Yunanistan’ın hukuki tezlerini kabul etmiyor.
Bu nedenle Yunanistan şimdilik sadece İyon Denizi’ndeki karasularını genişletiyor.
Yolu Arnavutluk ile uzlaşı açtı
Yunan hükümeti, Arnavutluk ile mutabakat sağlayamasaydı, İyon Denizi'ndeki karasularını genişletme konusunda da adım atamayabilirdi.
Hala bazı belirsizlikler olsa da, Yunan Dışişleri Bakanı Dendias, Ekim 2020’de Arnavutluğun başkenti Tiran’a yaptığı ziyaret sonrasında, iki tarafın deniz sınırı, kıta sahanlığı anlaşmazlığını Uluslararası Adalet Divanı’na götürme kararı aldıklarını açıklamıştı.
Gerçi Atina ve Tiran, 2009 yılında, Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşmasını imzalamıştı. Ancak bu antlaşma hiç bir zaman uygulanmadı.
Arnavutluk direniyor
Pire Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Profesör Aristoteles Tziampiris, Arnavutluk ile Yunanistan arasında 2009 yılında imzalanan bu antlaşmanın, "BM Deniz Hukuk Sözleşmesi’ne uygun olduğunu" ve "uluslararası hukuk açısından da örnek teşkil ettiğini" belirtiyor.
Ancak Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın, o dönem Arnavutluk’ta ana muhalefet lideri olduğunu, bu antlaşmaya yoğun eleştiriler yönelttiğini anımsatan Tziampiris, bunu izleyen süreçte de Arnavutluk Anayasa Mahkemesi’nin antlaşmayı iptal ettiğini hatırlatıyor.
Şimdi ise taraflar geleceğe bakmak istiyor. Gerçi Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta, Yunanistan ile yakınlaşmaya ihtiyatlı yaklaşımını sürdürüyor. Basında yer alan haberlerde ise Yunanistan’ın Meta’yı ikna edebilmek için yoğun diplomatik girişimlerde bulunduğu belirtiliyor.
Başvuru gecikiyor mu?
Yunanistan'daki iktidar partisi Yeni Demokrasi'nin milletvekillerinden Angelos Syrigo, zamanın daraldığına dikkat çekti. Aynı zamanda siyaset bilimi profesörü olan Syrigos, Kathimerini gazetesi için kaleme aldığı yazıda, "Nisan ayında Arnavutluk’ta meclis seçimleri yapılacak. O tarihe kadar Uluslararası Adalet Divanı’na ortak başvurunun yapılması gerekiyor" görüşünü ifade etti.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Tziampiris ise aynı görüşte değil. Bu tür başvuru süreçlerinin zaman alabileceğine dikkat çeken Yunanlı uzman, Arnavutluk iç siyaseti ile ilgili bir yorum yapmak istemediğini söylemekle birlikte, "bu tür konuların seçimlerde belirleyeci olabileceğine inanmıyorum" diyor.
Türkiye ile uzlaşı için genel prova
Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki bu sürecin Türkiye için de emsal teşkil edip etmeyeceği henüz bilinmiyor. Ancak Profesör Tziampiris’e göre bu süreç, ihtilafların savaş tehditleriyle değil, hakimlerin hükümleriyle çözüme kavuşturulmasına dönük çaba bakımından önem taşıyor.
Tziampiris, bunun Türkiye ile de sorunların gelecekte mutabakat yoluyla çözüme kavuşturulmasını kolaylaştırabileceği görüşünde.
Gayet tabii ki Yunanlılar, Uluslararası Adalet Divanı’nın, hem İyon Denizi hem de Ege’de, Yunanistan’ın lehine karar vermesini istiyor. Ama Profesör Aristoteles Tziampiris, bunun kesin olmadığına, hükümetler arasında müzakereler yoluyla varılan mutabakatlardan farklı olarak, mahkemelerin vereceği kararların öngörülemeyeceğine dikkat çekiyor.
Tziampiris, "Uluslararası Adalet Divanı’na gittiğinizde kararı verme yetkisini devrediyorsunuz" dedi.
Jannis Papadimitriou
© Deutsche Welle Türkçe