Önlemler çare olmadı, dolara talep artıyor
4 Temmuz 2020Tüm dünya ekonomilerine ağır darbe vuran koronavirüs salgını, Türkiye ekonomisini de olumsuz etkilemeye devam ediyor. Vatandaşlar ise ekonomideki kötü gidişata karşı kendini güvende hissetmek için dövize yöneliyor. Ekonomi yönetiminin son üç ayda aldığı bir dizi önleme rağmen, Türkiye’deki yabancı para mevduatlarının toplamı 202 milyar doları aştı. Uzmanlara göre, ekonomiye güven sağlanmadıkça, dolar ve euroya olan talep sürecek.
Hükümetin son aylarda attığı tüm adımlara rağmen, Türkiye’de vatandaşlar dolar almaya devam ediyor. Merkez Bankası’nın son yayınladığı haftalık para ve banka istatistiklerine göre, 26 Haziran haftasında vatandaşların döviz hesaplarındaki toplam tutar, bir önceki haftaya göre 575 milyon dolar arttı. Böylelikle Türkiye’deki toplam döviz mevduatı 202 milyar 213 milyon dolara çıktı. Yaşanan artışın 273 milyon doları bireysel hesaplardan; 302 milyon doları ise tüzel hesaplardan kaynaklandı.
"İnsanlar birikimlerini enflasyondan korumak istiyor"
Ekonomistlere göre, Türkiye’de ekonomiye olan güven pandemi ile birlikte daha da zayıflamış durumda. DW Türkçe’ye konuşan Ekonomist Murat Sağman, vatandaşların dövize olan taleplerinde kısa süreli azalmalar olsa da, genel eğilimin döviz hesaplarının artması şeklinde gerçekleştiğini söylüyor. Bunun en büyük sebeplerinden birinin ekonomiye olan güvensizlik olduğunu dile getiren Sağman, "Bununla birlikte şu anda Türk Lirası’nın getirisi çok düşük, neredeyse yüzde 6-7 civarında" diyor. Bu nedenle vatandaşların yüzde 12’yi aşan yıllık enflasyondan korunmak için dolar ve euroya yöneldiğini ifade eden Sağman, "Bir yandan döviz alımı sürerken, diğer yandan dövizini satanların da çok sınırlı olduğunu görüyoruz" diye konuşuyor. Dolar kurunun iki haftayı aşkın bir süredir 6,85 seviyesinden işlem gördüğüne de dikkat çeken Sağman şunları söylüyor: "Bu dönemde kuru sabit tutmak için döviz alımları kamu bankaları tarafından karşılanıyor. Muhtemelen dolar kuru bir süre daha bu seviyelerde kalacak."
Hükümet bir dizi önlem almıştı
Hükümet, toplumda dolara olan talebi zayıflatmak amacıyla 24 Mayıs’ta, döviz ve altın alımlarına uygulanan vergiyi beş kat artırmış ve binde 2’den yüzde 1’e çıkarmıştı. Serbest döviz fonlarına uygulanan stopaj oranı da yüzde 0’dan yüzde 5’e çıkarılmıştı. Ancak aradan geçen beş haftada, vatandaşlar dolar ve euro almaya devam etti. Uzmanlara göre, önümüzdeki dönemde de birikimlerini korumak isteyen vatandaşların dövize ilgisi sürecek. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, özellikle dolara olan talebin son birkaç yıldır dikkat çekici düzeylere ulaştığını söylüyor.
"Döviz hesapları güvence olarak görülüyor"
Ağustos 2018’deki kur şoku sonrasında dolar kurunun 7 TL seviyelerine gelmesi ile birlikte hane halklarının birikimlerini dövizde değerlendirmek için daha istekli olmaya başladığını dile getiren Prof. Alçın, "Öte yandan o dönemde şirketlerin 220 milyar dolara ulaşmış bir dış borçları vardı. Bu şirketler de vadesinde ödenmek üzere dolar birikimlerini artırma yoluna gittiler" diye konuşuyor.
Bugün itibariyle 202 milyar doları aşan döviz hesaplarının yüzde 65’inin hane halkına, yüzde 35’inin ise şirketlere ait olduğu bilgisini veren Alçın, şöyle konuşuyor: "Bu hesaplar bir güvence olarak yerinde duruyor ve sürekli üstüne eklenerek çoğalıyor. Son 2,5 yıldır ekonomide yaşanan sıkıntılar ve üstüne gelen pandemi süreci, tüketimde de çok ciddi ertelemeler yol açtı. Bu da vatandaşları için birikimlerinin güvenli liman olarak gördükleri dolarda tutmaları sonucunu getiriyor."
Yabancı sermaye çıkışları dikkat çekiyor
Son bir yılda Türkiye’deki döviz hesapları 185 milyar dolardan 202 milyar dolara yükselirken, toplam mevduatlar içinde dövizin payı ise son beş yılda yüzde 33’ten yüzde 48’e çıktı. Türkiye’de bir yandan dolarizasyon artarken, diğer yandan sermaye piyasalarındaki yabancı çıkışları da dikkat çekiyor. Merkez Bankası verilerine göre, yabancıların Haziran ayında hisse senedi portföyleri ve DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) portföylerinden toplamda 598 milyon dolarlık çıkış yaşandı. Geçen yıl ayını dönemde ise bu portföylerde 313 milyon dolarlık artış sağlanmıştı. Pandemi krizi nedeniyle tüm gelişmekte olan ülkelerden bir sermaye çıkışı yaşandığını belirten Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, Türkiye’nin kredi risk priminin diğer ülkelere göre yüksek olması Türkiye’deki sermaye çıkışlarını olumsuz etkiliyor. Alçın, "Geldiğimiz noktada Türkiye ekonomisi döviz konusunda bir fasit dair içerisinde kalmış gözüküyor" diyor.
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe