'Aşırı sağcı şiddet önemsenmiyor'
15 Ağustos 2012Almanya’da Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı aşırı sağcı terör hücresinin sekizi Türk 10 kişiyi öldürdüğünün ortaya çıkmasının ardından yaklaşık dokuz ay geçti. Geçen süre içinde Almanya'da aşırı sağcılıkla mücadele konusunda ne yapıldı? Bu soruya yanıt arayan Berlin merkezli Amadeu Antonio Vakfı tarafından, Almanya'nın sekiz eyaletinde aşırı sağcılıkla mücadele eden sivil toplum örgütlerinin deneyim ve izlenimlerini analiz eden bir rapor hazırlandı. “Tehlikesiz gibi göstermeye çalışanların tekeli” başlığını taşıyan ve Marion Kraske'nin yazdığı rapor, Salı günü Berlin'de tanıtıldı. Raporda, Alman kurumları aşırı sağcı şiddeti hafife almakla suçlanıyor.
'Ciddi adımlar atılmadı'
Amedeu Antonio Vakfı tarafından hazırlanan raporda, geçen dokuz içinde Almanya’da aşırı sağcılıkla mücadele konusunda ciddi adımların atılmadığı ifade ediliyor. Rapordan çıkan en önemli sonuca göre Alman güvenlik kurumları aşırı sağcı şiddeti hâlâ önemsemiyor.
Raporu yazan Marion Kraske, aşırı sağcılıkla mücadele eden sivil toplum örgütleri ile yaptığı görüşmeler sonucunda, ilgili kurumların mağdurlarla ilgilenmediğini tespit ettiklerini belirtiyor. Kraske, özellikle emniyet birimlerinin izlediği tutumu şu sözlerle dile getiriyor: “Aşırı sağcı eylemlerin arkasındaki aşırı sağcılık inkâr ediliyor, önemsenmiyor, hafife alınıyor. Bu görülmek istenmiyor. Görülemiyor, çünkü bu konuda duyarlılık bulunmuyor. Hep karşılaştığımız bir durum ise mağdurlara suçlu gibi davranılması. Kurbanlar suçlu ilân ediliyor. Kurbanlar, emniyette ve ilgili dairelerde kabul görmeyen bir tutumla karşılaşıyorlar.”
Bazı polis memurlarının farklı kültürlerden gelen göçmenlere nasıl davranılacağını bilmediğini ifade eden Kraske, aşırı sağcı şiddetin çoğu kez istatistiklere alınmadığını kaydediyor.
Türk çifte ölüm tehditi
Kraske, polisin tutumuna örnek olarak geçtiğimiz şubat ayında Saksonya Anhalt Eyaleti’nin Mücheln kentinde yaşanan bir olayı anlatıyor. Büfe işleten bir Türk çiftin Neonaziler tarafından ölümle tehdit edildiğini belirten Kraske, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunun üzerine büfe sahibinin eşi polisi arıyor ve polis memurunun verdiği ilk tepki, kadın iyi Almanca konuşamadığı için şikâyet etmek oluyor. Çiftin iki kere daha yardım isteği ile polisi aramasının ardından, büfeye bir ekip gönderiliyor. Ama polisin yaptığı ilk iş, saldırıya uğradığı için kulağı kanayan büfe sahibini alkol testine tabi tutmak oluyor. Daha sonra polis tutanağına ise olay sigara içme yasağından kaynaklanan bir kavga olarak geçiyor.”
Bazı yerel yönetimlerin de aşırı sağcılığa karşı yeterince duyarlı davranmadığını belirten Kraske, kentin veya kasabanın adının kötüye çıkmaması için yerel yöneticilerin aşırı sağcı grupların varlığını görmezden geldiğini ifade ediyor. Raporda ayrıca, aşırı sağcılığın Almanya çapında görülen bir olgu olduğu vurgulanıyor.
Malî desteğin artırılması talebi
Raporda görüşlerine başvurulan aşırı sağcılıkla mücadele eden sivil toplum örgütlerinin Alman hükümetinden bazı talepleri de bulunuyor. Aşırı sağcı saldırıların kurbanlarına danışmanlık veren Dortmund merkezli Back Up adlı projenin yöneticisi Claudia Luzar, taleplerini şu sözlerle dile getiriyor: “Somut talebimiz, aşırı sağcılıkla mücadele alanındaki projelere düzenli olarak malî destek sağlanması; bu projeler uzun vadede faaliyet gösteren kurbanlara yönelik, olay yerinde ve aşırı sağcı gruplardan ayrılmak isteyenler için danışmanlık…”
'NPD'yi kapatmak çözüm değil'
Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı terör hücresinin aşırı sağcı şiddette, buzdağının görünen parçası olduğunu ifade eden Amadeu Antonio Vakfı Başkanı Anetta Kahane ise Alman hükümetinin, bütün bakanlıklar ile birlikte aşırı sağcılıkla mücadele için çaba göstermesi gerektiğini ifade ediyor. Kahane, aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) kapatılmasının ise çözüm olmadığını belirterek, şunları söylüyor: “Yapılmaması gereken şey, ‘eğer Nasyonal Demokrat Parti’yi yasaklarsak, meseleyi çözeriz’ şeklinde bir izlenime kapılmak. Aşırı sağcılık ile mücadele etmek, adaleti sağlamak, kurbanları korumak, yerel düzeyde demokrasi için çalışanları desteklemek ve yerel yönetimlerin bu yönde yardım etmesini sağlamak yerine, çözümü Nasyonal Demokrat Parti’yi yasaklamakta aramak… Bu sadece bir oyalama taktiğidir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Jülide Danışman / Berlin
Editör: Ahmet Günaltay