"Üç çocuğum vatansız ve geleceksiz"
10 Ocak 2021"Ben burada okudum, neden Avrupa'ya çıkayım? Dilim yok, sıfırdan başlamaktan yoruldum. Artık sıfırdan başlamak istemiyorum."
Fatma Tata, 21 yaşında. Ailesiyle Halep’ten Türkiye’ye sığınalı yedi sene olmuş. Fırat Üniversitesi’nde kimya okuyan Fatma, vatandaşlık başvurusu gerekçe gösterilmeden işlemden kaldırılan binlerce Suriyeliden biri. Göç İdaresi Fatma’yı üç sene önce vatandaşlık işlemleri için çağırmış. Evraklarını teslim edip beklemeye başlamış. Ancak geçen sene internetten kontrol ettiği başvuru sayfasında, “İstisnai olarak Türk vatandaşlığının kazanılması başvurunuz işlemden kaldırılmıştır” mesajıyla karşılaştığını anlatıyor.
"Üç yıl bekledim, üç yıldan sonra kaldırmışlar. Göç İdaresi’ne sordum, 'Bilmiyoruz, Ankara’dan böyle bir cevap geldi bize. Hiçbir şey yapamıyoruz' dediler. Bu sene mezun olacağım, bir tek yüksek lisans yapabilirim. Çalışamam hiçbir şekilde."
Geçen sene Fatma gibi çok sayıda Suriyeliye vatandaşlık başvurularının işlemden kaldırıldığı mesajı iletildi. Fatma sadece kendi çevresinden onlarca arkadaşının başvurusunun geri çevrildiğini anlatıyor. Ailesinden vatandaşlık başvurusu yapan tek kişi olduğunu söyleyen genç kadın, herhangi bir gerekçe gösterilmeden neden başvurusunun işlemden kaldırıldığını anlayamamış.
"Bir sebep varsa eğer ben bunu düzeltirim. Ama hiçbir sebep verilmedi. Ben öğrenciyim, buraya küçük geldim. Ne borcum var ne kötü yaptığım bir şey. Çok küçük geldim ben buraya."
"Doktorum, burada insanları muayene etmek isterdim"
Vatandaşlık başvurusuna yanıt beklerken, "Başvurunuz işlemden kaldırılmıştır" mesajını alan Suriyelilerden biri de Humuslu Musab Haswa. Genç adam, Suriye’de iç savaş nedeniyle yarım kalan tıp eğitimini Erciyes Üniversitesi’nde tamamlayabilmiş. Sekiz sene önce Türkiye’ye sığınan, şimdi 29 yaşında olan Musab, Suriyelilere sağlık hizmeti veren bir Avrupa Birliği projesinde pratisyen doktor olarak çalışıyor. O da, tıp fakültesinden mezun olmadan dört ay önce Göç İdaresi’nden gelen telefonla vatandaşlık başvurusu yapmış. Üç yılın sonunda ise ret yanıtı almış.
"Keşke önceden söyleseydiler, ben de ona göre davranırdım. Uzmanlık yapmak istiyorum, vatandaşlığı bekliyordum. Buradaki insanları muayene etmek isterdim. Yurtdışına çıkmak istemiyorum ama şimdi düşünüyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2016 yılında yaptığı açıklamada, Suriyelilere vatandaşlık verileceğini, ilk aşamada topluma katkı sağlayabilecek kişilerin başvurularının teşvik edileceğini söylemişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Aralık 2019 itibari ile 57 bini çocuk olmak üzere 110 bin Suriyeliye vatandaşlık verildiğini açıkladı. Binlerce Suriyeli ya halen vatandaşlık almayı bekliyor ya da yıllarca bekledikleri vatandaşlık başvurularının neden işlemden kaldırıldığını öğrenmek istiyor.
"Ebeveyn vatandaş ama çocuk değil, bu yasaya aykırı"
Solaris Derneği'nin "Suriyelilerin Türk Vatandaşlığı Alırken Temel Haklara Erişimde Karşılaştığı Sorunlar" raporu, başta çocuklar olmak üzere vatandaşlık başvurularında yaşanan sorunlara dikkat çekiyor. Ağustos 2020'de 12 ilde 49 aileyle görüşen dernek, Türkiye vatandaşlığı almamış çocukların 40'ının geçici koruma statüsünün bulunduğunu, 7'sinin vatansız, 1'inin kayıtsız ve 1'inin de "ziyaretçi" statüsünde olduğunu tespit etti. Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklara otomatik olarak vatandaşlık verilmediğini hatırlatan Solaris Direktörü Fatih Şanlı, "Anne ya da babanın Türk vatandaşı olması veya belli bir süre Türkiye'de yaşıyor olması lazım. Raporlama sürecinde vatandaşlık verilen bazı Suriyelilerin burada doğan çocuklarının vatandaş olmadığını öğrendik. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir insanın çocuğuna geçici koruma verilmesi yasaya aykırı" diyor.
Rapordaki Suriyeli bir ebeveynin, "Polis çevirmesinde çocuğun bize ait olduğunu sürekli doğum belgesiyle ispatlamak zorunda kalıyorum" ifadesi, yaşanan sorunlardan sadece birini ortaya koyuyor. Şanlı, bürokratik sorunlar yani halen yeni doğan başvurularından bazılarının inceleme aşamasında olması nedeniyle "vatansız Suriyeli çocuklar" sorununun büyüdüğüne dikkat çekiyor. Fatih Şanlı, vatandaşlığın "lüks" değil, "hak" olduğunu belirterek, "Aslında vatandaşlığın en hassas ve en önemli noktası şu: Gelecek. Bu insanlara bir gelecek vadetmemiz gerekiyor" diyor. Suriyeli Abdurrahman Abdulkerim, Şanlı'nın bahsettiği gibi, üç çocuğunun da vatandaşlık alamaması nedeniyle geleceklerinden endişe duyuyor.
"Evraklarımız tamamdı, ne olduğunu bilmiyorum"
Abdurrahman Abdulkerim, Deyrizor’dan Türkiye’ye sığınmış. İngilizce öğretmenliğinden mezun olan 33 yaşındaki Suriyeli, altı yıldır ailesiyle Türkiye’de yaşıyor. Eşi ve üç çocuğuyla beraber 2018’de vatandaşlık başvurusu yapmış.
"Geçen sene Ağustos ayında bizim de başvurumuz binlerce Suriyeli gibi işlemden kaldırıldı. Evraklarımızda her şey tamamdı ama ne olduğunu bilmiyorum."
Türkiye’de Suriyelilerin sevilmediğini ve istenmediğini düşünen Abdurrahman Abdulkerim, vatandaşlık da alamadıkları takdirde tek çarelerinin Avrupa’ya gitmek olduğu kanaatinde. Bazı arkadaşlarının halihazırda Türkiye’yi terk ederek Avrupa’ya gittiğini ve onu da cesaretlendirmeye çalıştıklarını anlatıyor. Ankara’da yaşayan Abdulkerim’in en küçüğü bir yaşında olan üç çocuğu da burada doğmuş. Üçünün de ne Suriye ne de Türkiye vatandaşlığı var.
"Burada vatandaşlık alırsak belki Avrupa’ya gitmeyiz ama sanırım imkansız bu. Üç çocuğum da vatansız. Vatansız ve geleceksiz…"
Burcu Karakaş
© Deutsche Welle Türkçe